Google ve dijital reklamcılık: İskenderiye’de hakimler var! - 2025/14
Google & Dijital reklamcılık, Sosyal Medya & Çocuk, Dijital Hizmet Vergisi kavgası, YZ ile Yasa Yapmak
Global İşler+ No.202 — 2025/14
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Son bir haftada aramıza katılan 25 okurumuza hoşgeldiniz diyoruz! Böylece her hafta 9864 okurumuzla buluşuyoruz.
Bu hafta bültende neler var?
Google Amerikan hükümetine karşı davayı kaybetti ve dijital reklam pazarında tekelleştiğine karar verildi. Bu durumu zaten biliyorduk. Köşe yazımda bu karara giden birkaç anektoddan almamız gereken dersleri inceledim. Anektodların birinin içinde ben de varım.
Sosyal medyaya yaş sınırı konsun mu? 13 mü olsun 16 mı? Her gün yeni bir haberle karşılaşıyoruz. Peki bu işi başka ülkeler nasıl yapıyor? Cevap pek net değil.
Avrupa Birliği ve ABD Dijital Hizmet Vergisi’nde yakında birbirine girebilir. Saflarda kimler var?
23 Nisan anketimin sonuçları: Yasaların yapay zekâ ile yapılmasını ister miydiniz?
Google ve dijital reklamcılık: İskenderiye’de hakimler var!
🖊 Global İşler Köşesi
Amerikan Adalet Bakanlığı’nın 2023’te Google aleyhine açtığı rekabet hukuku davası geçen hafta İskenderiye Yargıcı Leonie Brinkema’nın tarihi kararıyla sona erdi.
Yargıç Brinkema kararında, Google’ın dijital reklamcılık pazarının tamamını tekel olarak ele geçirdiğine hükmetti.
Geçen hafta bültenimizde Başkan Yardımcısı JD Vance’in ve ekibinin teknoloji şirketlerinin tekelleşmesine karşı bir tutum içerisinde olduğunu belirtmiştik. Bu karar da bu tutumu benimseyen grubu mutlu ederken Biden döneminde başlayan süreçlerin de nasıl devam ettiğinin bir göstergesi.
Google’ın Türkiye’de de Avrupa Birliği’nde de yediği milyarlarca dolar cezaya rağmen rekabet ihlallerinden vazgeçmediği ortada. O nedenle, ABD’de Vaşington’a yakın bir sayfiye kasabası olan İskenderiye (Alexandria)’daki mahkemenin aldığı karar şirketin bu alan ne yapıp ne yapamayacağını yeniden belirleyecek.
Aslında Google’ın reklam piyayasındaki tekelleşme eğilimleri uzun bir süredir gündemde. Rekabet Kurulu da Aralık 2024’te Türkiye’deki reklam piyasasındaki hakim konumunu kötüye kullandığı gerekçesi ile (4054 sayılı kanunun 6. maddesinin ihlali) Google’e 2.6 milyar TL ceza kesmişti.
Ama Google, bugüne kadar ya hukuk mekanizmaları tükenince verilen cezayı ödüyor ya da en fazla oynamıyorum deyip verdiği hizmeti o ülke için sonlandırıyordu. Mesela Türkiye’de Google Alışveriş veya Fransa’da Haber ürünü artık sunulmuyor.
Bu hafta Nobel ödüllü ekonomist Daron Acemoğlu da İskenderiye’deki kararın ardından Google’ın dijital reklam piyasasındaki tekel pozisyonuna dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Daron Hoca’nın verdiği rakamlar oldukça dikkat çekici:
876 milyar dolarlık reklam ekosistemini kontrol eden şirketin hem şirketlerin kârına ortak olmaya başladığını hem de basın sektörünün reklam gelirlerini neredeyse yok ettiğini belirtiyor.
İskenderiye’deki mahkemenin tespitlerine göre
,bu tekelleşme nedeniyle internet yayıncıları ortalama %35 gelir kaybına uğramış.
Bu hafta Ekonomi Gazetesi’ndeki Google ve dijital reklamcılık: İskenderiye’de hakimler var! başlıklı köşemde dijital reklam piyasası nasıl çalışırtığını ve Google’ın nasıl tekelleştiğini anlattım. Ama yazıda güzel dedikodular da var:
ABD’de 2017 yılında Google’ın bu konuları gündeme getiren New America Foundation’dan Barry Lynn nasıl işini kaybetti?
Lynn’in stajyeri Lina Khan’ı 2020’de hepimiz COVID19 nedeniyle evdeyken bültenimiz okurlarına özel bir Zoom toplantısına konuk etmiştik. Lina Khan sonra nasıl Amerikan rekabet kurumunun başına geçip bu süreçte rol oynadı?
Peki benim Google ile Türkiye’de 2019’da başımdan geçen macera neydi?
Bu dedikodulardan çıkarılacak dersleri merak ediyorsanız bu haftaki yazımı kaçırmayın!
Bu arada, yazıda basitleştirerek anlatmaya çalıştığım dijital reklamcılık pazarı nasıl işliyor ve bu alanda ne rekabet sorunları var sorularına meraklıysanız, dünyada bu konuda yayımlanmış en kaliteli resmi incelemelerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğim bizim Rekabet Kurumu’nun 2023’teki “Çevrimiçi Reklamcılık Sektör İncelemesi” raporunu okumanızı da öneririm.
Sosyal medya yasakları: Dünyada kabul görmüş henüz belli bir yaş sınırı yok!
Netflix’te Mart ayında yayına giren Adolescence adlı dört bölümlük mini dizi tüm dünyada ses getirdi ve en fazla izlenen prodüksiyonlardan biri oldu.
İngiltere'de 13 yaşında bir çocuğun, okuldan tanıdığı akranı bir kızı bıçakla öldürmesini işleyen dizi, ergenlik dönemindeki çocukların sosyal medyadan etkilenerek şiddet ve zorbalığa yönelimlerine dair bir eleştiri getiriyor.
2025 yılı ülkemizde hükümet tarafından Aile Yılı olarak ilan edildi. Bu çerçevede üzerinde durulan konulardan biri de çocukların sosyal medya erişimine düzenleme getirilmesi. Medyaya yansıyan haberlerde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda önemli çalışmalar yürütmekte.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu yakın zamanda yaptığı açıklamada 13 yaş altına sosyal medya yasağı getirilmesi 13-16 yaş arasında ise erişimin ebeveyn iznine tabi olması üzerinde durulduğunu belirtti.
Peki, dünyada durum ne?
Yukarıdaki tabloya bakınca dünyada bu konuda adım atmış veya adım atmayı düşünen ülkelerde yaş konusunda bir mutabakat olmadığı görülüyor. Daha çok ülkelerin kendilerine göre yaptığı tercihler.
Yani bu tercihler yapılırken yaş sınırının neye göre belirlendiği objektif verilere dayanmıyor.
Bu konuda yakın zamanda bir yasa geçiren olan Avustralya’da 16 yaş altı çocuklar için sosyal medya kullanımı tamamen yasaklanırken ABD’de bu sınır 13 yaş.
Tabii, belli sınırlar koyup sonra ebeveynlere sorumluluk vermek de bir başka seçenek. Ama kimlik tespitinin nasıl yapılacağı, ebeveynlerin onayının nasıl alınacağı konusu da ayrı bir mesele. Mesela Avutralya’da kanun yapılırken bunlar düşünülmemiş. Yasanın çıkmasının ardından bu konu ile ilgili ikincil düzenlemelerle mesele çözülmeye çalışılıyor.
Yani bu işler öyle oturduğun yerden yapılmıyor!
AB Komisyon Başkanı von der Leyen Trump’ı masaya dijital hizmet vergisi ile çeker mi?
🤔 Fikri Takip
Daha önce Webrazzi’de kaleme aldığım yazımda dijital hizmetler vergisi meselesinin AB-ABD ilişkilerinde oluşturacağı olumsuz etkiye değinmiştim.
Zira Donald Trump’ın 21 Şubat’ta imzaladığı kararname mealen “dijital hizmetler vergisi, dijital hizmetler yasası, dijital piyasalar yasası gibi araçlarla Amerikan dijital şirketlerine sıkıntı çıkaran devletlere ben de sıkıntı çıkaracağım!” anlamına geliyor.
Trump, tam bir aile babası gibi hareket ediyor. Yukarıda Google’a verilen ceza örneğinde görüldüğü gibi, içeride teknoloji şirketlerini döverken, yabancılara karşı bu şirketleri çocuğu gibi koruyor.
Ancak, Trump’ın 21 Şubat’taki kararnamesine rağmen Başkanı Ursula von der Leyen, gümrük tarifeleri sonrasında Vaşington’la müzakereler için dijital hizmetler vergisi kartını ileri sürdü. Fakat Politico’da yayımlanan bir analiz bunun yaygara koparmaktan başka bir işe yaramayacağını ve uygulanamayacağını savunuyor. Analizdeki bazı değerlendirmele şöyle:
Dijital reklam hizmetinde alternatif olmadığı için vergi artışı Google ve META gibi şirketler yerine doğrudan şirketleri ve tüketicileri etkiler.
Bu konuda adım atmak pek de kolay değil, zira AB’de 27 ülkenin onayını almak şart. Bu konuda ise birlik içinde bir bütünlük yok. Bazı ülkelerin pozisyonu şöyle:
İrlanda meseleye iktisadi çıkarlarını doğrudan etkileyeceği için karşı çıkıyor. 2024 yılında ABD’ye 44 milyar dolar değerinde sağlık ürünü satan İrlanda, birçok Amerikan dijital şirketinin merkezlerine ev sahipliği yaptığı için bu şirketlerden aldığı vergi geliri bütçesini önemli ölçüde fonluyor.
Almanya ve İtalya için ise ABD’nin önemli bir ihracat pazarı. Mesele Vaşington ve Brüksel arasında bir restleşmeye dönerse en fazla etkilenecek ekonomiler olarak von der Leyen’in çıkışına mesafeli duruyorlar.
Politico’da yayımlanan harita AB’de dijital hizmet vergisini uygulayan 8 ülkenin olduğunu 6 ülkede ise meselenin 2020’den beri tartışıldığını gösteriyor.
BAE yapay zekâyla yasa yazımına başlıyor
🗞️ Haftanın Haberi
Birleşik Arap Emirlikleri, yapay zekâ teknolojisini doğrudan yasa yapım sürecinin bir parçası haline getiriyor. Yeni kurulan “Regulatory Intelligence Office” ile yapay zekâ sistemleri, mevcut yasaları analiz edecek, yeni yasa önerileri sunacak ve düzenli güncelleme tavsiyeleri hazırlayacak:
BAE yapay zekânın mevcut kanunların toplum ve ekonomi üzerindeki etkisini ölçmesini ve buna uygun düzenlemeleri tavsiye etmesini öngörüyor.
Bunun için de yedi emirliğin bir araya gelmesiyle oluşan BAE’de yerel ve federal düzeydeki kanunlar ve kamu kurumlarının topladığı veriler bir veri merkezinde toplanarak yapay zekâ tarafından düzenli olarak analiz edilecek.
BAE’li yetkililer, Yapay zekâ teknolojisi ile yasa yapım süreçlerinin %70 oranında hızlanması bekliyor.
Demokratik olmayan bir siyasal sistemde yapay zekânın yasa yapımında işlevsel olabilir. Danışmanlara milyonlarca dolar ayıran BAE, böylelikle önemli oranda tasarruf sağlayabilir.
Ancak üretici yapay zekâ modellerinin yasayı nasıl anladığı ve verimlilik açısından nasıl önermelerde bulunacağı ise henüz test edilmemiş bir durum.
Aynı zamanda yapay zekâ modellerinin daha çok Batılı normlarla eğitildiği ve bir insan değil de makine oldukları düşünüldüğünde BAE’deki yasama süreçlerine nasıl katkı sunacağını görmek lazım.
Tabii, işin aslına bakarsanız antik Atina'da yaşamıyoruz! Kamu yönetimine dair birçok konu o kadar teknik ki, parlamenterlerin yasama sürecine katkısı demokrasilerde dahi çok sınırlı kalıyor.
Zaten o nedenle birçok önemli konu da kanunlarla düzenlenmek yerine idari kararlara bırakılıyor. Yine de bu düzenlemeyi yapanların insan olduğunu unutmamak gerekiyor.
23 Nisan günü, TBMM’nin 105. açılış yıldönümünde, X platformunda takipçilerime “Siz kanunların yapay zeka ile yapılmasını tercih eder miydiniz?” diye sordum. %60’ı evet dedi! 😉
Arkadaşlık 2.0: Duygular, ChatGPT ve Biraz da Boşluk
🎙️ 4x4 Podcast
Geçen hafta bültenimizde yapay zekâ ile sohbetin yalnızlık duygusunu nasıl etkilediğine dair yapılan bazı çalışmalara yer vermiştik. Bu hafta da gündeme dair meseleleri tartıştığımız podcast yayını Dört Dörtlük Muhabbet’te bu konuyu ele aldık ve “ChatGPT’den arkadaş olur mu?” sorusunu sorduk.
Bitirirken…
Geçen hafta bültenimizde KİYED’in yürüttüğü “Türkiye’de Politika Yapım Sürecinde Sivil Toplumun Yasal ve Teknik Altyapısının Güçlendirilmesi” projesi kapsamında Politika Analiz Laboratuvarı (PAL) tarafından hazırlanan “Politika Yapımı ve Savunuculuk” başlıklı raporun PDF’sini paylaşmıştık. Ancak, epostanıza ulaşan bültenimizde bu linkin çalışmadığının sonradan farkına vardık. Bültenin internet sitesinde gerekli düzenlemeleri yaptık. Ayrıca rapora bu linkten de ulaşabilirsiniz.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniye haftaya bültenimize bir hafta ara vereceğiz. Yaşasın 1 Mayıs! 9 Mayısta görüşmek üzere…
Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz
🎧 Global İşler+ Podcast: Apple, Spotify
🎙️ 4x4 Podcast: Spotify