Devlet, sermaye, ve teknoloji dünyasının kesişim noktası: Şeyh Tahnun - 2025/28
Şeyh Tahnun, H-1B Vizesi, Girişim Sermayesi Yatırımları, Kamu Kurumları ile İlişkiler
Global İşler+ No.216 — 2025/28
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Son bir haftada aramıza katılan 14 okurumuza hoşgeldiniz diyorum! Böylece her hafta 10.561 okurumuzla buluşuyoruz.
Bu hafta bültenimize Ortadoğu’nun kritik isimlerinden Şeyh Tahnun bin Zayed El Nahyan’ın profili ile başlıyoruz. Ardından Trump’ın ABD’nin nitelikli personel ithalatını nasıl zorlaştırdığına ve teknoloji dünyasından gelen tepkilere bakacağız. Sonrasında 2025’in üçüncü çeyreğinde Türkiye’de teknoloji yatırımlarının görünümüne ve kamu ile ilişkilerin önemine bakacağız.
İyi okumalar!
Şeyh Tahnun teknolojiyi nasıl satranç tahtasına çevirdi?
🖊 Global İşler Köşesi
Tahnun bin Zayed El Nahyan, Abu Dabi Emiri’nin kardeşi, yardımcısı ve ulusal güvenlik danışmanı. Siz onu büyük ihtimalle sosyal medyada gezinirken hangi ortama girerse girsin çıkarmadığı güneş gözlüklerinden tanıyacaksınız.
Ama aynı zamanda 1,5 trilyon dolarlık varlığı yönettiği söyleniyor.
Kendisi Mubadala ve Abu Dabi Yatırım Otoritesi fonların başkanı ve dünyanın en büyük yapay zekâ yatırımcıları arasında gösterilen G42 ve MGX şirketlerini bu fonlar yönetiyor.
Önümüzdeki yıllarda teknoloji dünyasının nereye gideceğini kestirmek için Tahnun’u iyi anlamak lazım.
Kendisi bir satranç meraklısı, Age of Empires hayranı ve aynı zamanda jiujitsu ustası.
Gerçek dünyayı da Age of Empires oyununa çevirmiş durumda. Bunu yapabilmek için de dövüş sanatları, istihbarat, bankacılık gibi birbirinden ayrı gibi gözükse de aslında iç içe olan birçok becerinin aynı kişide bir araya getirmeyi başarmış.
Bir zamanlar Ortadoğu’nıun en fazla konuşulan ismi Bay yüzde 5 olarak bilinen Kalust Gülbenkyan’dı. Şimdilerde ise gözlüğünü asla çıkarmayan Şeyh Tahnun.
Eğer Şeyh Tahnun’un teknoloji ve yapay zekâ dünyasındaki hamlelerini merak ediyorsanız bu hafta Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemi okumalısınız. Zira, 500 milyar dolarlık Stargate projesinden ABD’deki TikTok satışına kadar birçok masada oturmayı başaran bir isim.
Teknoloji soğuk savaşı Körfez’de düğümlendi, 26 Nisan 2024.
Yapay zekâ savaşının yeni cephesi: Veri merkezleri, 21 Mart 2025.
Trump’ın göçmen karşıtı politikaları teknoloji dünyasını nasıl etkileyecek?
🗞 Haftanın Haberi
ABD Başkanı Donald Trump, 19 Eylül’de imzaladığı bir kararname ile ABD’nin göçmen politikasında önemli bir değişikliğe daha gitti.
Kararnameye göre nitelikli personel istihdamı için önemli bir kapı olan H-1B vizesini almak daha da zorlaştı. Bundan sonra Amerikan hükümetine tek sefere mahsus olmak üzere 100 bin dolar ödeme yapmak gerekecek.
Her sene alanında uzmanlığa sahip 65 bin kişi ve ABD üniversitelerinde lisansüstü eğitim almış 20 bin kişiye verilen bu vize türü ABD’de teknoloji şirketleri için önemli bir avantaj sağlıyordu.
ABD’nin göçmen politikasında da ciddi anlamda sıkılaşıyor. Joe Biden’ın iktidarda olduğu 2024 yılında net göçmen sayısının 2,5 milyona dayanırken, 2025 için bu rakamın neredeyse sıfıra yaklaşacağı öngörülüyor.
ABD’de en büyük yedi teknoloji şirketinden 4’ünün CEO’su ABD dışında doğmuş, yüksek öğrenim için Amerika’ya gelip teknoloji alanında dünyaya yön veren şirketlerin başına geçmiş kimseler.
Bu nedenle kararname sonrasında bu durumdan en fazla şikayet edenlerin yine teknoloji şirketleri olması şaşırtıcı değil. Zira artık ABD’de nitelikli yabancı çalıştırmak daha maliyetli bir hal alacak:
Şirketlerin bundan sonra tercih edeceği bir yöntem off-shoring olabilir.
Bu durum, pandemi sonrasında ABD’de re-shoring ve friend-shoring gibi kavramlar popüler hale gelmişken tekrar Uzak Doğu Asya ülkelerinin cazibesini artırabilir.
Öte yandan Hindistan’ın önde gelen düşünce kuruluşlarından Gateaway House’un başkanı değerli dostum Manjeet Kripalani FT’deki yazısında konuya ilginç bir noktadan yaklaşıyor. Yapay zekâ çağında ve Trump döneminde bunları öngörmek ve gerekli tedbirleri önceden almak lazımdı diyor.
Zira artık yapay zekâ çağında insan kaynağını dış kaynağa bağlı olmadan yapay zekâ desteği ile çözmek mümkün olabilir. Yani işleri daha az ama verimliliği yapay zekâ ile artmış insanlarla çözmek giderek daha kolay hale geliyor.
Öte yandan 65 bin kişinin faydalandığı H-1B vizesinin %71’nin Hintliler’e gittiğini vurgulayan Kripalani, yeni düzenin Hindistan’da oldukça düşük oranlarda seyreden AR-GE yatırımlarını artırıp Hindistan’ı teknoloji alanında oyuna sokmak için bir fırsat olabileceğini söylüyor.
Kanada ve Almanya gibi ülkeler nitelikli insan kaynağını ülkelerine çekmek için Trump’ın kararnamesini bir fırsat olarak görüyor. Çin ise yeni çıkardığı K vizesi ile bilim, teknoloji ve mühendislik alanında lisans sahibi kimselerin iş teklifi olmadan ülkeye giriş, oturma ve çalışma izni sağlıyor.
Gerçekten ilginç zamanlardan geçiyoruz. Liberalizmin beşiği olduğunu iddia eden ABD yasaklarla anılırken Çin engelleri kaldıran, küreselleşme ile uyumlu adımlar atıyor.
Trump’ın bu adımı Türkiye Tech Visa için de bir fırsat olabilir!
Türkiye girişim ekosisteminde yatırım tercihlerinde oyun, fintek ve yapay zekâ öne çıkıyor
📤 Haftanın Raporu
Startups.Watch, Türkiye’deki girişim ekosistemindeki görünüme dair 2025’in üçüncü çeyrek raporunu 7 Ekim’de kamuoyu ile paylaştı.
Türkiye’de 2025’in ilk dokuz ayında toplam 416 milyon dolar yatırım, 240 turda gerçekleşti.
Getir’in aldığı yatırımlar ve BiGG Fonu’nun etkisi çıkarıldığında 2021-2024 döneminin ortalaması $631 milyon milyon. Son çeyrekteki performansa bağlı olarak 2025 yılında bu ortalamayı yakalamak mümkün olabilir. Üçüncü çeyrek performansı iyi ama yılın ilk yarısı pek de iyi geçmedi.
2025’in üçüncü çeyreği, Erken Aşama VC (Series A–B) yatırımları açısından yılın en hareketli dönemi oldu. Ancak Geç Aşama yatırımlar son iki yıldır kötü seyrine devam etti.
Bu açıdan Türkiye ekosistemi hızlı başlayan ama bu ivmeyi koruyamayan bir görünüme sahip. tohum yatırımların ötesine geçen finansal çözümlere ihtiyaç var.
Pandemi döneminin etkisinin girişim ekosistemi için geride kaldığını kabul etmek lazım. Artık yeni bir denklem var. Bu dönemde yatırımların miktarı tüm dünyada düşerken pandemi şartlarının ihtiyaçlarını yansıtan dikeyler yerine farklı dikeylerin öne çıkıyor:
Türkiye’de 2025’in ilk 9 ayında fintek, oyun ve yapay zekâ sektörleri ilk üç sırada.
Fintek ve oyun sektörü Türkiye’de her zaman ilk beşte yer alıyor. Son dönemde yapay zekâ teknolojisi de bu sıralamada yerini sağlamlaştırma eğilimleri gösteriyor.
Ancak, 2025 verisi incelendiğinde yapay zekâ yatırımlarında toplanan yaklaşık 18 milyon dolar yatırımın 60 turda alındığını da not etmek gerekir. Bu da ortalamaya bakıldığında bu yatırımların 500 bin dolar eşiğinin altında kaldığını gösteriyor ki, bu çok da iyi bir ortalama değil.
Dünyada yapay zekâ yatırımlarının hızlandığı bu dönemde Türkiye’de de bu yatırımları biraz daha yukarı çıkarmak gerekiyor. Yapay zeka işlerinde ortalama yatırım miktarı komik seviyede. Bu büyüklükte bir yatırım için Şeyh Tanun’un kapısını çalsanız, odacısıyla bile görüşemezsiniz.
Son olarak Türkiye girişim ekosistemine dair olumlu bir haber ile bitirelim. İlk 9 aydaki veriye bakıldığında yabancı yatırımcının Türkiye pazarına yeniden ilgi göstermeye başladığı görülüyor:
2023 ve 2024’teki %10’lara kadar düşen yabancı payı yeniden yükselişe geçmiş durumda. Şu ana kadar bu pay %18’e ulaşmış.
📅 Etkinlikler
Daha önce bültenimizde 1 Ekim’de Ankara TEKMER’de düzenlenecek olan Startups.Watch etkinliğini duyurmuştum. Ussal Danışmanlık’tan Araştırma Direktörü (aynı zamanda bültenimizin editörü) Dr. Hasan Selim Özertem ve Yönetici Ortak Altan Kolbay’ın “Trump Çağında Teknoloji Girişimlerinin Kamu İlişkileri” başlıklı bir sunum yaptılar.
Hasan ve Altan, Donald Trump’ın göreve başlamasıyla küresel ticaret politikalarında ve jeopolitik düzlemde artan belirsizliğin oluşturduğu fırsat ve risklere dikkat çekerek, yeni dönemde kamu kurumları ile ilişkiler (governmet relations) anlamında izlenecek stratejilerin, kamu ile ilişkilerin (public affairs) bir adım önüne geçtiğini vurguladı.
Teknoloji dünyası hızla dönüşürken, siyaset, toplum ve ekonomi üçgeninde güç ilişkilerini yeniden tanımlanıyor. Bu noktada ne kadar önemli işler yapılsa da bu konuların kamu kurumları ile iletişiminin yapılması oldukça önemli. Aksi takdirde Trump’ın H-1B vizesi örneğinde olduğu gibi belli sürprizlerle karşılaşmak kaçınılmaz.
Bu açıdan inovatif işlerin henüz regüle edilmediği veya daha yeni yeni düzenlendiği şu dönemde kamu kurumları ile kurulacak diyalog muhtemel risklerin yönetimi, doğru iletişimin sağlanması ve fırsatların da yakalanması adına giderek daha gerekli bir hal alıyor.
Unutmadan ekleyelim, dijital kodamanlar kamu kurumları ile ilişkiler konusunda hızlı mesafe kat ediyor (bkz. Trump ve entelektüel kırılganlığın bedeli).
Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz
🎧 Global İşler+ Podcast: Apple, Spotify
🎙️ 4x4 Podcast: Spotify