Çin-ABD: Mühendisler hukukçulara karşı - 2025/25
Mühedisler x Hukuçular, Yeni Mezun İstihdamı, Göç & Sosyal Güvenlik, DLD Münih
Global İşler+ No.213 — 2025/25
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Son iki haftada aramıza katılan 38 okurumuza hoşgeldiniz diyorum! Böylece her hafta 10.485 okurumuzla buluşuyoruz.
Bu hafta bültenimize Çin ve ABD’nin kalkınmasında lider modellerinin etkisini inceleyerek başlıyoruz. Ardından yapay zekâ çağında yeni mezun istihdamının geleceğine ve göç olgusunun sosyal güvenlik sistemleri üzerindeki etkilerine bakacağız. Sonda ise bu hafta Münih’te katıldığım DLD Konferansı’ndan haberler var.
İyi okumalar!
Çin-ABD: Mühendisler hukukçulara karşı
🖊 Global İşler Köşesi - 1
Mühendisler size bir işin nasıl yapılacağını, avukatlar nasıl yapılamayacağını söyler. Mühendisler sonuç, avukatlar süreç odaklı olur. Peki, bir ülke yönetirken bu iş yapma tarzı kalkınma trendlerini etkiler mi?
Bu haftaki köşe yazımda Çin ve ABD’nin 1980’lerden başlayarak nasıl bir kalkınma patikası izlediğini tartıştım ve Türkiye açısından yansımalarını ele aldım.
Zira Çin, mühendisler tarafından yönetilen bir devlet. ABD ise avukatlar tarafından yönetiliyor.
Yukarıdaki grafik son 45 yılda AB, ABD ve Çin’in küresel hasıladan aldığı payı ortaya koyuyor.
2015’ten itibaren Çin’in makası giderek açması söz konusu. 2025 itibariyle bu oran %20’ye dayanmış durumda.
İki ülkede işlerin nasıl yürüdüğüne dair ilginç bir örnek:
Geçen sene META, kuracağı veri merkezlerine enerji sağlamak bir nükleer santral ile yapmayı planlarken, inşaatın yapılacağı bölgede nadir görülen bir arı türünün keşfedilmesi sonucu hem proje hem anlaşma rafa kalktı.
Öte yandan Çin, 2025’e kadar veri merkezlerinin ihtiyaç duyacağı enerjinin %60’ını yenilenebilir enerji kaynaklarından ve nükleer teknolojiden temin etmeyi planlıyor.
Türkiye de uzun yıllar mühendisler tarafından yönetildi. Barajlar Kralı Süleyman Demirel, otoyollar ve telekom altyapısını yapan Turgut Özal, hatta eser bırakacak kadar iktidarda kalmadıysa da “adil düzen”i akım şeması ile televizyon açık oturumunda anlattığını hatırladığım Necmettin Erbakan.
AK Parti’nin ilk 15 yılı için de aynı zihniyetin hâkim olduğunu söyleyebiliriz.
Bu hafta açıklanan Orta Vadeli Plan’a baktığımızda ise önümüzdeki sene için atılması planlanan adımlar da AB’nin kişisel veriler kanunu veya yapay zekâ müktesabatına (EU AI Act) uyum gibi daha fazla regülasyon hedeflemekte.
Sanayileşme sürecini tamamlamadan sanayisizleşme sürecine giren Türkiye’de daha fazla regülasyona mı yoksa kalkınma adımlarını hızlı bir şekilde atıp gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafeyi kapatmaya mı ihtiyacımız var? Bence sormamız gereken sorulardan biri de bu.
KVKK reformu o kadar yabancı sermaye çekmez, 8 Mart 2024.
Teknoparklar Çin’deki tek çocuk politikasını hatırlatıyor, 29 Ocak 2021.
📚Haftanın Kitabı
Dang Wang, Breakneck: China's Quest to Engineer the Future, 2025.
Yapay zekâ çağında yeni mezunların işsizlikle imtihanı
🤔 Fikri Takip
Daha önce mevcut trendlere bakınca yeni mezunların iş bulmasının giderek zorlaşacağını ve bu durumun küresel bir olgu olduğunu yazmıştım. Stanford'da ekonomist Erik Brynjolfsson ve arkadaşları tarafından yapılan yeni bir çalışma benzer bir bulguyu ABD için ortaya koyuyor:
ABD’de kariyerinin başında olan 22-25 yaş arası yazılımcıların istihdamında %13 nispetinde bir düşüş söz konusu.
İstihdamın azaldığı iş kolları, daha çok yapay zekânın otomasyonuna açık olan işler. Ancak yapay zekânın üretkenliği artırdığı alanlarda sorun yok.
Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir başka çalışma da yapay zekânın yeni mezun istihdamına farklı bir pencereden bakmış.
Yapay zekâ kullanan şirketlerde yeni mezun istihdamı yavaşlarken, bu durum daha çok elit üniversitelerden gelmeyen mezunları etkilemekte. Yani iyi üniversitelerden mezun kimseler hâlâ iş bulma konusunda avantajlı.
Yapay zekâ teknolojisi ile tecrübeli eleman istihdamı düşmüyor. Aksine yükseliyor. Ancak iş ilanlarında artık yapay zekâ teknolojisini kullanabilme becerisinin de yer aldığı görülüyor.
Peki, Türkiye açısından durum ne? TEPAV’dan Mukaddes Merve Dündar, OECD ülkelerini karşılaştırdığı analizinde üniversite mezunlarının işsizlik oranının genel işsizlik oranından yüksek olduğu tek ülkenin Türkiye olduğunu belirtmiş.
Bonobolar ve şempanzeler: Göçü kaymakamlık değil ekonomi politikaları çözer
🖊 Global İşler Köşesi - 2
Kongo Nehri’nin karşı kıyısında yaşayan “bonobo” adlı bir maymun türü var. Bonobolar milyonlarca yıl önce bir şekilde nehrin karşı kıyısına geçmişler.
Şempanzeler seyrek ormanlarda yiyecek ararken, bonobolar gür ormanlarda bolluk içinde yaşayıp farklı bir yöne evrilmişler.
Yabancı gruplardan gelenleri hemen aralarına buyur ediyorlar ve beraber yaşıyorlar.
Bugün insanların kurduğu ekonomilerin de bolluk içinde kalması için göçmen gerekiyor.
Şubat 2024’te “Asya, Avrupa ve ABD’de nüfus trendleri ve Türkiye” başlıklı yazımda nüfus artış hızımızın hızla düştüğünü, 2023 yılında ortanca yaşın 34’e yükseldiğini kadın başına düşen yeni doğum sayısının ise 1,7 olduğunu yazmıştım.
2024 yılında ortanca yaş 34,4’e doğurganlık hızı ise kadın başına 1,48’e düştü.
Bu durum sosyal güvelik sistemimiz için çoktan alarm zillerinin çalmaya başladığını gösteriyor. “EYT mucizesi” ile zaten 40 yaşında emekliliğe izin verip, çalışan başına 1,5 emekli oranına bugünden ulaştık. Bunun bir sonucu olarak emeklilerimize insanca yaşayacak kadar maaş ödeyemiyoruz.
2050’ye doğru giderken demografik piramidin tabanının daralması hatta piramidin tersine dönmesi, emeklilik sistemi ile birlikte aldığımız sosyal hizmetleri de olumsuz etkileyecektir.
Peki, ne yapmalı? Benim önerim, kayıt dışı göç, her gün değişen politikalar ve toplumsal gerilim içinde yaşamak yerine göç politikamızı gözden geçirip, kayıtlı, süreli, güvenceli bir göç sistemi kurmak.
Dünyada yabancı düşmanlığı, popülist milliyetçi siyasi hareketler yükselişteyken bu yaklaşım size ters gelebilir. Ama bonoboların tecrübesine bir de bu gözle bakmak da yarar var gibi. Tüm bunları geçtiğimiz hafta Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemde tartıştım.
📅 Etkinlikler
Bu hafta iki gün DLD’nin döngüsel ekonomi ve yapay zekâ konferansları için Münih’teydim. Her sene düzenlenen bu konferansa olabildiğince gitmeye çalışıyorum. Neden gittiğimi anlamak için DLD’nin Başkanı Yossi Vardi’nin YouTube’da iki kısa videosunu izlemenizi tavsiye ederim ☺️.
Bu sefer Münih’e inince güzel bir tesadüfle karşılaştım; sokaklarda TOGG arabaları vardı. Meğer aynı anda düzenlenen otomotiv fuarında TOGG’un Almanya lansmanı varmış.
Bu vesile ile akşam yemeğini TOGG CEO’su sayın Gürcan Karakaş ve başta da Şeref Oğuz ağabeyim olmak üzere gazetelerin ekonomi şefleriyle beraber yedik.
Daha önce de yazmıştım: TOGG’un Türkiye’de yapılan en önemli sanayi politikası adımlarından biri olduğunu düşünüyorum. Hiçbir ticari başarı olmasaydı bile beş Türk şirketine ortak bir ürün geliştirmek büyük bir başarıdır.
Gürcan Bey’e, “Eğer elektrikli araçların çıkardığı fırsat penceresi olmasa, Türkiye’de araba markası yapmanın bir manası olur muydu?”, diye sordum. “Aslında bunun dışında bir fırsatı daha değerlendirdik”, dedi.
O da arabaların artık bir tüketici elektroniği ürününe dönüşmesi.
DLD’de Alvaro Barrington’ın, müthiş bir karakter olan Hans Ulrich Obrist ile söyleşisinde dediği gibi “araba şirketleri artık eğlence şirketine dönüyor.” Art is How We Find What's Unknown But Possible in Technology başlıklı söyleşinin tamamını izlemenizi öneririm.
Bitirirken…
Bir önceki sayımızda bültenin iki haftada bir yayımlandığı yaz takvimini Eylül ayına kadar uzatmak kararı aldığımızı belirtmiştim. Bu nedenle bir sonraki bültenimiz 26 Eylül’de e-posta kutunuzda olacak.
Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz
🎧 Global İşler+ Podcast: Apple, Spotify
🎙️ 4x4 Podcast: Spotify