OpenAI'ın DeepResearch'ü interneti çöplüğe mi dönüştürür? - 2025/5
DeepResearch, AB x Çin, YZ Stratejisi, Küresel Güven Endeksi
Global İşler+ No.193 — 2025/5
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Son bir haftada aramıza katılan 26 okurumuza hoşgeldiniz diyoruz! Böylece her hafta 9710 okurumuzla buluşuyoruz.
Bu hafta bültenimize OpenAI’ın piyasaya yeni sürdüğü DeepResearch ile başlıyoruz. Ardından Avrupa’nın Çin ile ekonomik rekabetinde neden geri kaldığını ele alacağız. Sonra yapay zekâ teknolojisinde regülasyon tartışmaları ve küresel güven endeksinde artan hoşnutsuzluk ile geleceğe dair yükselen ümitsizlik var.
İyi okumalar!
Araştırma mı kolaylaşacak yoksa internet çöplük mü olacak?
📥 Haftanın Dosyası
OpenAI, Deep Research adı verdiği yeni yapay zekâ aracı ile üst düzey araştırma gerektiren işleri bir kaç dakika içinde tamamlayabilecek bir uygulama geliştirdiğini ilan etti.
OpenAI’ın bu çıkışı geçen hafta Çinli DeepSeek’in hamlesine de bir cevap niteliğindeydi.
Deepsearch orijinal fikri olan ama bunları yazmak için kısıtlı zamanı olan birçok araştırmacı veya yazar için ilginç bir araç. Zira bir konuda araştırma yapma süreci ve bu araştırmayı yazıya dökme iyi eğitimli analistlerin dahi günlerini hatta bazen aylarını alan bir mesele. Deepsearch ile bunu birkaç saatte yapmak mümkün.
Stratechery’den Ben Thompson bu haftaki yazısında bu gelişmeyi önemli bir kırılma olarak gördüğünü söylüyor. Thompson, yazılı basının iş modelindeki değer zincirinde yaşanan önemli kırılmalara dair de güzel bir çerçeve ortaya koyuyor:
Artık fikirlerin internet sayesinde son tüketici ulaşması çok daha kolay. Zira basılı yayınların bir dönem en büyük avantajı olan yayının çoğaltılması (duplication) ve dağıtımı (distribution) bir mesele olmaktan çıkmış durumda. İnternet üzerinde zaman kısıtı olmadan kitlelere ulaşmak mümkün.
Thompson’a göre şimdi de DeepResearch gibi üretici yapay zekâ araçları sayesinde fikir sahibinin yazma ve yazdığı konuyu belli verilerle temellendirme (substantiation) sürecinde yeni bir dönem başlıyor.
Yani artık iyi bir fikri olan herkes bunu kolayca temellendirip tüketiciye hazır hale getirebilecek.
Peki, OpenAI’ın piyasaya sürdüğü DeepResearch ne kadar başarılı. Azeem Azhar’a göre DeepSearch’ün yaklaşık bir saatte çıkardığı ürün, bir danışmanlık firmasıdaki bir ekibin birkaç günde hazırlayacağı ürünün kalitesine denk. Ama halüsinasyon görme sorunları devam ediyor.
DeepResearch gibi araçlar tek başına bir yazarın yerini henüz alamasa da yazarlar ve araştırmacılar için oldukça nitelikli birer asistan vazifesi görüyor.
Daha önce bültenimizde New York Üniversitesi Profesörü Gary Marcus ve the Verge’ün teknoloji yazarı Casey Newton arasındaki tartışmadan ve Prof. Marcus’un Genel Yapay Zekâ seviyesine ulaşılması konusundaki temkinli tavrına yer vermiştik.
DeepResearch konusunda Marcus yine şeytanın avukatlığını yapmış. Marcus hâlâ içeriklerin kalitesinden memnun değil. Önümüzdeki dönemde asıl sorunun ise hızla üretilen nispeten düşük kaliteli içerikler nedeniyle internet üzerinden yapılacak aramaların niteliğinin giderek düşme tehlikesi olduğuna dikkat çekiyor.
Hatta Marcus, 2022’de Tristan Greene’in Meta’nın Galactica’sına yazdırdığı “Benefits of easting crushed glass” (Parçalanmış cam yemenin faydaları) adlı çalışmayı hatırlatıyor. Ne kadar saçma da olsa yapay zekâ buna dair dört başı mamur bir çerçeve ortaya koyabiliyor 😅
Marcus’un dikkat çektiği nokta şu:
Üretici yapay zekâ sayesinde sadece iyi fikirleri değil saçmasapan fikirleri ve düpedüz yalanları temellendirmek de kolaylaşacak. Böylece interneti ikna edici görünen ama aslında saçmasapan metinler saracak.
Bu da Google arama motorunun geleceğine dair bir sorun teşkil ediyor:
Azeem Azhar diyor ki, artık Claude/ChatGPT ile doğru promptu yazıp aramayı ChatGPT Research veya Perplexity’e yaptırıyorum. Google’a daha az ihtiyaç duyuyorum.
Gary Marcus da diyor ki, internetteki içerikler daha da saçmasapan hale geldikçe Google Arama’nın fonksiyonu ortadan kalkacak.
Bu tartışmalar da gösteriyor ki ChatGPT’nin arkasındaki Transformer modelini geliştiren Google kendi ayağına sıkmış oldu. Tipik bir “yenilikçinin ikilemi” (innovator’s dilemma).
AB, Çin karşısında batarken biz nerede durmalıyız?
🖊 Global İşler Köşesi
Geçen hafta sonu Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christian Lagarde, Financial Times’ta bir pişmanlık yazısı yayımladı.
Özetle dedikleri şuydu: “Avrupa’yı ne kadar bürokratik hale getirdiğimizin farkındayız. Bu sorunu çözüp yeniden rekabetçi olmak için düğmeye basıyoruz.”
Yazıdan iki gün önce de Komisyon, Rekabet Pusulası (Competition Compass) başlığı ile AB’nin teknoloji alanındaki liderlik yarışına yeniden dahil olabilmesi için yeni bir strateji belgesi yayınlamıştı.
Bu belge, Mario Draghi’nin Eylül ayında kamuoyu ile paylaşılan AB’nin rekabet gücününün neden zayıfyladığına dönük tespitlerinin ardından hazırlandı.
Peki, Brüksel sürekli tespitler yaparak ve reçeteler hazırlayarak Avrupa’nın içinde bulunduğu bu kısır döngüden kurtarabilecek mi? Mesele biraz daha karmaşık gibi duruyor. Zira AB, birlik içindeki politikaları şekillendirmeye çalışırken birden çok amacı yerine getirecek farklı dengeler kurmak istiyor.
Bunun en güzel örneklerinden biri de Avrupalı otomotiv üreticileri içten yanmalı motorlu araç üretimlerinden kaynaklanan karbon emisyonlarını telafi etmek (offset) için Çinli elektrikli araç üreticilerine milyarlarca dolar ödemek zorunda kalmış olması.
Tabii bir de Avrupalı araba üreticilerini korumak için de gümrük vergileri artırılıyor.
Görünen o ki Avrupa’daki siyasi körlük savunma politikalarında olduğu gibi imalat alanında söz konusu ve böyle bir vizyon yok. Bu durumda kalkınmakta olan bir ekonomi olan Türkiye’nin AB’nin Yapay Zekâ Yasası (AI Act) gibi teknoloji alanındaki düzenlemelerine seçici olmadan uyum sağamaya çalışması ne kadar rasyonel? Bu konuyu ve daha fazlasını bu hafta Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemde tartıştım.
Avrupa’nın pil rüyası Northvolt’u kim batırdı?, 6 Aralık 2024.
İklim teknolojilerinde en yüksek potansiyelli orta gelirli ülke: Türkiye, 11 Ekim 2024.
Center for European Reform, “How German industry can survive the second can survive the second China shock,” Ocak 2025.
Luis Garciano, “The Second China Shock is here,” 17 Ocak 2025.
Gelişmekte olan pazarların yapay zekâ stratejisi ne olmalı?
📅 Etkinlikler
Bültenimizde daha önce de birçok kez vurguladığım üzere gelişmekte olan pazarların önceliği kısır regülasyon tartışmalarına girmek olmamalı.
Şu sıralar, AB gibi gelişmiş bir piyasada dahi regülasyonu önceleyen stratejinin faydadan çok zarar mı getirdiği en fazla tartışılan konulardan.
Geçen hafta Kazakistan’da “Digital Almaty” zirvesinde konuşmacıydım. Toplantıda gelişmekte olan piyasların yapay zekâ alanında nasıl bir yol izlemesi gerektiğine dair görüşlerimi paylaştım.
Bana göre gelişmekte olan pazarlaın izlenmesi gereken stratejinin ana unsurları şöyle:
İnovasyonun önünü tıkayan katı düzenlemelerden kaçınmalı
Yapay zekâ ve teknoloji yatırımları için mali teşvikler oluşturmalı
Bölgesel platformlar aracılığıyla ülkeler arası işbirliklerini güçlendirmeli
Kazakistan gibi Orta Asya’da yükselmekte olan bir ekonomi için daha özelde bazı düşüncelerim şöyle:
Batı ve Doğu arasında konumlanan Kazakistan, zengin enerji kaynaklarının da sunduğu avantajdan istifade ederek yüksek teknoloji veri merkezlerine yatırım yapabilir.
Bu arada ülke petrolden elde ettiği fonların bir kısmını önümüzdeki dönemde küresel ölçekte hızla büyüme potansiyeline sahip yapay zekâ ve teknoloji şirketlerine yatırım için kullanabilir.
Kazakistan’da yaptığım sunumu merak edenler Medium hesabımdan konuşmama ulaşabilir: AI Policies Around the World.
Bu arada önümüzdeki hafta Paris’te AI Action Summit düzenleniyor. Sektörün ağır topları ve hükümet temsilcileri burada olacak.
Geleceğe dair karamsarlık yükselişte
📈 Haftanın Grafiği
Küresel iletişim firması Edelman bu sene 25.’sini yayınladığı küresel güven barometresinde önemli bulgular paylaşmış. İlginç olan bulgulardan biri de geleceğe karamsarlığın özellikle gelişmiş ülkelerde daha fazla hissedilmesi.
Çoğu kalkınmış ülkede bir sonraki neslin daha iyi şartlarda yaşayacağını düşünenlerin sayısı %20’nin altında.
Küresel ölçekte bu oran %36.
Öte yandan 28 ülkede 33.000 katılımcı ile yapılan çalışmadan ilginç bir grafik de yapay zekâya güvenle ilgili.
Katılımcıların büyük çoğunluğu yapay zekâya şüpheyle yaklaşıyor.
Bu tip raporlara baktıkça Türkiye’de bize mahsus sandığımız birçok durumun küresel olduğunu daha iyi görüyoruz.
Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz
🎧 Global İşler+ Podcast: Apple, Spotify
🎙️ 4x4 Podcast: Spotify
Merhaba, yazınızı keyifle okudum. Bir iletişimci olarak Chat GPT’de özellikle Türkçe’de ama İngilizce olrarak da kendi konularımda yaptığım araştırmalarda çok zayıf içeriklerle karşılık bulduğunu gördüm. AI yeni bir bilgi üretmeyip elde olanla çalıştığı için şahsi fikrim SEO için hazırlanan birçok metinin AI’dan alınan sonuçları vasat hale getirdiğini düşünyorum.