Trump’ın Dijital Hizmet Vergisi Kararı ve Türkiye - 2025/08
Dijital Hizmet Vergileri, Apple X İngiltere, Jeopolitik Resesyon, Veri Merkezleri, COVID19, Küçük Yatırımcılar
Global İşler+ No.196 — 2025/08
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Son iki haftada aramıza katılan 52 okurumuza hoşgeldiniz diyoruz! Böylece her hafta 9810 okurumuzla buluşuyoruz.
Bu haftaki bültenimize yine Başkan Donald Trump damgasını vurdu. Önce Trump’ın dünyada dijital hizmet vergilerine (en yükseği bizde!) karşı tavrını anlatan yazımla başlıyoruz. Sonra Apple ile İngilitere arasındaki tartışmada Trump’ın aldığı pozisyon var. Trump dönemi dört senede biter diye düşünüyorsanız, geçen haftaki köşe yazımı okumalısınız. Bülteni bitirirken Trump’ın veri merkezleriyle ilgili eser siyasetine, COVID19’dan beş yıl sonra kalanlara ve Global Menkul Değerler Genel Müdürü Barış Subasar ile podcastime yer veriyoruz. Keyifli okumalar!
Trump’ın Dijital Hizmet Vergisi Kararı: Türkiye yanlış tarafta kalmamalı
✏️ Webrazzi Köşesi
ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ın 21 Şubat Cuma günü imzaladığı kararname, ülkemizdeki vergi politikalarını ve mevzuat çalışmalarını doğrudan ilgilendiriyor.
Trump son kararnamesinde mealen diyor ki dijital hizmetler vergisi, dijital hizmetler yasası, dijital piyasalar yasası gibi araçlarla Amerikan dijital şirketlerine sıkıntı çıkaran devletlere ben de sıkıntı çıkaracağım!
Daha önce Zuck başta olmak üzere “Silikon Vadisi ağaları”nın “düzenlemelerle şirketini köşeye sıkıştıran Avrupa Birliği olmak üzere, sorun yaşadığı devletlerle pazarlıkta Amerikan devletini arkasında” istediğini yazmıştım.
Birçok ulus devlet ve özellikle de Avrupa Birliği için dijital alana vergi getirmek, Dijital Hizmetler Kanunu (DSA) ya da Dijital Piyasalar Kanunu (DMA) gibi araçlarla bu alanda sıkı düzenlemeler yapmak bir dönemin moda akımıydı.
Bugün dünyada dijital hizmetler vergisi uygulayan 10’dan fazla ülke var. Bunlardan biri de Türkiye.
Ancak doğanın kanunu, her etki bir tepki oluşturuyor. Görünen o ki, 2025 senesinde bu yaklaşımın ABD tarafından dengelendiğini göreceğiz.
Zira hizmetler vergisi alanında en yüksek vergi oranı Türkiye’de. Dolayısıyla Trump’ın kararnamesini en çok konuşması gereken ülke de biziz.
Eğer dijital hizmetler kanunu ile ilgili dünyadaki son trendleri ve Trump’ın adımının Türkiye için ne anlama geldiğini merak ediyorsanız geçtiğimiz hafta Webrazzi için yazdığım değerlendirmeyi okumalısınız.
Apple ile İngiltere arasındaki arka kapı tartışmalarına Trump müdahil oldu
🗞️ Haftanın Haberi
İngiltere'de tuhaf şeyler oluyor. Çoğu kişi bilmez ama bugün telefonlarımızda mesajlaşma hizmetlerinde kullanılan "baştan sona şifreleme" teknolojisini 1970'lerde İngilizler geliştirmişti.
Bugünlerde İngiliz İçişleri Bakanlığı (Home Office), 2016’da yürürlüğe giren Soruşturma Yetkileri Kanunu (Investigatory Powers Act) çerçevesinde Apple’ı şifreli hizmetlerine "arka kapıdan giriş” (backdoor access) izni vermeye zorluyor.
Apple ise şifre anahtarlarını İngiliz devletine vermek yerine İngiltere'de iCloud şifrelemesini kaldırdı. Çünkü şifreleme sisteminde bir kez arka kapı açıldı mı oradan kimin gireceği belli olmaz.
Apple’ın politikası gereği kişisel verilere sadece kişinin kendisi erişebiliyor. Bu verilere şirketin dahi erişimi söz konusu değil.
Geçen sene Çinliler böyle bir kapıdan girip ABD'de birçok veriyi ele geçirmişlerdi.
Bu tip talepler genelde "çocuk pornosuyla mücadele" gibi kimsenin itiraz edemeyeceği sebeplerle geliyor.
Aslında ödemeler, konum verisi gibi birçok veriden yola çıkarak çocuk pornocularını yakalamak mümkün. Ekstra veriye ihtiyaç yok. Ama emniyet güçleri kolaya kaçıp tembellik ediyor.
Mesela herkes prensipte kayıtdışı ekonomiye karşıdır. İngilizlerin bu yaptığı, kayıtdışılığı ortadan kaldıralım diye nakit parayı yasaklamaya benziyor. Özgürlüklerin beşiği İngiltere, politik doğruculuk ve bürokratik atalet nedeniyle ne hale geldi…
Öte yandan geçen hafta Trump İngiltere Başbakanı Sir Keir Starmer’e Apple iPhone’lara arka kapı erişimi talebinde bulunmalarını hoş karşılamadığını söyledi. Böylece Trump'ın Amerikan şirketlerini korumak için müttefiklerin iç politika kararlarına da müdahale edebileceğinin ilk örneğini görmüş olduk.
Öte yandan Apple, İngiltere’de Soruşturma Yetkileri Mahkemesi’ne başvurarak hükümetin şifrelenmiş verilere erişim talebiyle ilgili hukuki bir süreç başlatmış. Bakalım, bu işin sonu nereye varacak?
Zira İngiltere’nin bu talebi, diğer ülkelerin de “arka kapı” talepleri için bir zemin oluşturmakta. Bu da bir zamanlar Microsoft’un Başkanı Brad Smith’in ortaya attığı “Dijital İsviçreler” (Digital Switzerlands) yeniden gözden geçirmemizi gerekli kılacaktır.
JD Vance, MAGA’nın Stalin’i olabilir
🖊 Global İşler Köşesi - 1
Trump’ın MAGA, yani “Make America Great Again” hareketi bana göre Amerikan iç ve dış siyasetinde önemli kırılmaların habercisi. Hatta bu yönüyle 1917’de Lenin liderliğini yaptığı Bolşevik Devrimi sonrası yaşananlarla da büyük benzerlikler taşıyor.
Trump’ın başkanlık süresi dört sene. Ancak bir sonraki MAGA başkanı, muhtemelen Münih Güvenlik Konferansı’nda Avrupalıları hüngür hüngür ağlatan JD Vance olacak. Yani MAGA’nın Stalin’i olabilir.
ABD’nin içinden geçtiği süreç sadece otokrat rejimler açısından bir fırsat değil. Önümüzdeki dönemde Batı toplumlarında da Trump’a özenen liderlerin ve MAGA benzeri fikir akımlarının ortaya çıkacağına dair önemli işaretler var.
Almanya’da aşırı sağcı AfD’nin 23 Şubat’taki Almayna Parlamento seçimlerde oylarını artırarak ikinci parti olması bu örneklerden sadece biri.
Dünyaca ünlü jeopolitik risk analiz şirketi Eurasia Group’un başkanı Ian Bremmer, içinde bulunduğumuz dönemi “jeopolitik resesyon” (geopolitical recession) olarak tanımlıyor.
1945 sonrası kurulan uluslararası siyasi düzende güç dengesi bozulurken var olan siyasi mimari bu dalgalanmalara ayak uydurmakta giderek daha fazla güçlük çekiyor.
Ekonomik resesyonların aksine jeopolitik resesyonlar daha uzun sürüyor. 1-2 sene yerine 10 ila 20 senelik devrelerden söz ediyoruz. Daha rekabetçi ve devletler arası işbirliğinin erozyona uğradığı uluslararası sistemde ulus devletin de rolü yeniden tanımlanacak.
Bu yönüyle hem küresel politik ekonomi hem de Türkiye açısından önemli süreçleri göreceğiz. Eğer bu süreçlerin nasıl işlediğini ve Türkiye’nin yapması gerekenleri merak ediyorsanız geçtiğimiz hafta Ekonomi Gazetesi’nde “JD Vance, MAGA’nın Stalin’i olabilir” başlığı ile yayımlanan değerlendirmemi okumanızı tavsiye ederim.
Daha büyük veri merkezleri
📥 Haftanın Dosyası
Ünlü yatırımcı Marc Andreessen “software eats the world” (yazılım dünyayı yiyip bitiriyor!) diyeli neredeyse 15 sene oldu. Ama nedense mesele algoritmalardan bir anda büyük inşaat işlerine evirilmiş durumda.
Şimdi ABD’de yapay zekâ deyince inşaat projesi yapılıyor. Bir bakıma veri merkezleri ile “eser siyaseti” yapılan bir döneme girmiş bulunuyoruz. 2025 yılı için konan yatırım hedefleri bunun en güzel örneği:
Bu sene, Amazon, Google (Alphabet), Facebook (META) ve Microsoft 215 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyor. Bu yatırımlarda aslan payı veri merkezi yatırımları olacak.
Geçen sene ile karşılaştırıldığında bu dört şirketin yatırım için ayırmış olduğu bütçe neredeyse %45 oranında artmış durumda.
Sadece Google’ın yapay zekâ alanında yapacağı harcama 2024 yılındaki 52 milyar dolar seviyesinden 75 milyar dolara çıkacak. Bu rakam birçok orta ölçekli ülkenin bütçesi ile yarışabilir büyüklükte.
Geçen hafta da bültenimizde Fransa’nın bu alanda 2030’ların başına kadar 200 milyar avro büyüklüğünde bir yatırım planladığını not etmiştik.
Benzer şekilde Çinliler de bu alanda gözünü budaktan esirgemiyor. Çinli e-ticaret firması Alibaba da yapay zekâ teknolojisi çerçevesinde agresif bir şekilde bulut sistemlerine yatırım yapacağını duyurdu.
Bu açıklamanın ardından şirketin Hong Kong borsasında işlem gören hisseleri %14 oranında arttı.
2023 yılına nispetle 2024 yılında sermaya yatırımını üçe katlayan şirket geçtiğimiz yıl 10 milyar dolarlık sermaye yatırımı yapmış.
Bu kadar veri merkezine neden ihtiyaç olduğu sorgulanabilir. Ancak veri merkezinin kapasitesi yapay zekâ açısından iki anlamda önemli:
İşlemci gücü daha hızlı hesaplamalar yapılmasını sağlıyor
Veri depolama: Ne kadar fazla veriye hükmedilirse yapay zekâ kapasitesi o kadar becerikli oluyor.
DeepSeek’in geliştirdiği yeni büyük dil modeli daha az işlemci gücü ile ABD’de geliştirilen orta ölçekli modellerle rekabet edebilir seviyeye ulaşınca yapay zekâ eğitiminde kullanılan çiplerin üreticisi olan Nvidia’nın hisseleri bu durumdan olumsuz yönde etkilenip değer kaybına uğramıştı.
Ancak görünen o ki yapılacak yatırımlar çiplere ve aynı zamanda daha fazla enerjiye talep demek olacak.
Peki, neden daha fazla veri merkezi? İngiliz the Economist dergisi bunu Jevons Paradoksu üzerinden açıklamış. Jevons Paradoksu, teknolojik gelişme ile sağlanan verimlilik artışının birşeye olan talebi azaltmayacağını aksine artıracağını savunur.
Bu açıdan bakıldığında yapay zekâ teknolojisi giderek ucuzlarken daha fazla kullanılacak bu da bu teknolojiye, dolayısıyla da veri merkezlerine, olan talebi daha da yukarılara taşıyacak.Bu nedenle önümüzdeki süreçte veri merkezleri bu teknoloji alanında rekabet eden aktörlerin daha fazla yatırım yaptığı kritik ve stratejik altyapılar olarak öne çıkacak.
Aşağıdaki grafik de bu yarışın kimler arasında geçeceğine dair önemli bir ipucu sunuyor. Halkaların yoğunlaştığı yerler: ABD, Avrupa ve Çin.
Halkın ChatGPT’si DeepSeek, 31 Ocak 2025
Trump’ın yapay zekâ eseri Stargate, 29 Ocak 2025
The data-centre investment spree shows no signs of stopping,the Economist, Şubat 2025
COVID19’un beşinci yılı: Geriye ne kaldı?
🖊 Global İşler Köşesi - 2
COVID 19’un beşinci yıldönümü yaklaşıyor. Resmi verilere göre pandemide 7 milyon kişi can vermiş. Bugün kaybedilen bu hayatlar birer istatistik. 7 değil de 17 milyon kişi ölseydi de çocuklar okula gidebilseydi daha mı iyi olurdu?
Maalesef bu ve benzeri sorulara hiçbir toplum zamanında cevap aramadı. Arayanlar susturuldu. Ancak bu sorular herkesin kafasının bir köşesinde kaldı.
Tüm dünyada siyasetçilerin böyle kritik konularda toplumsal kararları uzmanlara (doktorlara) havale etmesi, hem uzmanlığa hem de demokratik sisteme güveni zedeledi.
2024 yılında pandemi dönemi ile ilgili yayımlanan bir akademik çalışma ilginç sonuçlar ortaya koyuyor: Tedbirlerin zayıf ya da sert olmasından bağımsız olarak, kamu kapasitesi (state capacity) gelişmiş olan ABD’deki eyaletlerde daha az ölüm olmuş.
Her ne kadar Ian Bremmer’ın kavramı ile jeopolitik resesyondan geçerken uluslararası işbirliği alanları erozyana uğrasa da devlet kapasitesini dayanıklılık (resilience) ve öngörülebilirlik gibi kavramlar üzerinden yeniden tartışmamız gerekiyor.
Bu çerçevede COVID19 sürecinden aklımda kalanları ve sonrasındaki tartışmaları, pandeminin beşinci yıldönümünde Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemde tartıştım.
Barış Subasar ile küçük tasarruf sahiplerinin yatırım dinamikleri
🎤 Global İşler Podcast
Neredeyse iki ayı geçen bir aranın ardından Global İşler Podcast’ın yeni bölümü ile yeniden karşınızdayız. Bu bölümümüzde Global Menkul Değerler Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Barış Subasar ile küçük tasarruf sahiplerinin yatırım dinamiklerini konuştuk:
Vade, getiri, risk kavramlarını basit basit nasıl açıklarız? Bireysel yatırım kararlarında bunlar arasında nasıl bir uyum olmalı?
Ev mi alayım fon mu alayım? Türkiye’de tasarruflar neden düşük?
Yapay zekâ yakında porftöy yöneticilerinin yerine geçer mi?
Barış Bey, “Fonlarla ilgili bilgi almak isteyen herkes bize ulaşabilir.” diyor. Bence yapay zekâ müşteriye fonu anlatma işini bir şirket temsilcisi kadar iyi yapamaz.
Bu arada, 4X4 Podcast’ta “sporcuların cinsiyet kimliği performanslarını ve psikolojilerini nasıl etkiler?” sorusuna cevap aradığımız yeni bölümümüzü de dinleyebilirsiniz.
Bitirirken
Önümüzdeki hafta bültenimizde savunma sanayii ile ilgili ilginç içeriklerle beraber olacağız.
Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz
🎧 Global İşler+ Podcast: Apple, Spotify
🎙️ 4x4 Podcast: Spotify