Trump döneminde Yunanistan AB'den çıkmalı mı? - 2025/12
Hesabı ABD ödemezse Çin öder mi?, Yunanistan'da Yapay Zekâ & Ödemeler, Boykotlar: Bir tuşla dünya değişir mi?, Erhan Erkut ile Üniversitelerin Önemi
Global İşler+ No.200 — 2025/12
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Son bir haftada aramıza katılan 23 okurumuza hoşgeldiniz diyoruz! Böylece her hafta 9865 okurumuzla buluşuyoruz.
Eylül 2020’de ilk sayısıyla okuyucuları ile buluşan bültenimiz ikinci defa dalya dedi ve 200. sayısına ulaştı. Bu süreçte göstermiş olduğunuz ilgi ve destek için sizlere teşekkür ederim. Eğer bültenimizin başka okurlara da ulaşmasını istiyorsanız 200. sayımız şerefine şimdi bir arkadaşınızla paylaşabilirsiniz.
Bu hafta bültenimize ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni gümrük tarifeleri ile başlıyoruz. Ardından Atina’daki benim de konuşmacı olarak katıldığım Beyond Forum 2025’ten gözlemlerim var. Sonrasında dünyada sosyal medya üzerinden boykot çağrılarına bakacağız. Son olarak Özyeğin Üniversitesi Kurucu Rektörü ve MEF Üniversitesi eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut ile “Yapay zeka çağında üniversitenin anlamı” üzerine güzel bir sohbetimiz var.
İyi okumalar!
ABD hesabı ödemezse Çin’in “açık kodlu kalkınma modeli” işe yarar mı?
🖊 Global İşler Köşesi - 1
Küresel piyasalar tam bir yangın yeri. Donald Trump’ın 2 Nisan’da açıkladığı yeni gümrük tarifelerinin ardından herkes önümüzdeki döneme dair yeni senaryoları konuşmaya başladı. Ama daha meselenin ne olduğu tam anlaşılmadan Trump bir hafta sonra tornistan etti ve Çin hariç diğer ülkelere uygulayacağı tarifeleri 90 gün için ertelediğini ve %10’a çektiğini ilan etti.
ABD, Trump’ın tarifeleri ile II. Dünya Savaşı sonrası desteklediği serbest ticareti destekleme tutumunu değiştiren bir adım attı. Mevcut tariflerin seviyesi 19. yüzyılın sonundaki korumacı politikalarla karşılaştırılıyor.
Peki, Trump tarifelerle ne hedefliyor? Bunun için uzun bir liste yapmak mümkün: bütçeye milyarlarca dolar gelir sağlamak, Asya’daki ülkelere değer zincirlerini kaydıran şirketleri ABD’ye yatırıma zorlamak, Amerikan toplumu için yeni iş imkânları açmak, oluşturduğu türbülansla doları zayıflatıp dış ticarette Amerikan menşeli ürünlerin rekabet avantajını güçlendirmek, düşen tüketim ile enflasyon baskısını azaltıp FED’i faiz indirimine zorlayıp borçlarını düşük faiz ile yeniden yapılandırmak…
Kulağa müzik gibi geliyor değil mi? Ama bir zamanlar Nobel ödüllü ekonomist Jan Tinbergen’in dediği gibi ekonomide hedeflerin tutabilmesi için bağımsız araç değişken sayısının hedef değişken sayısına eşit olması gerekir. Yani bir politika aracı ile ancak tek bir amacı hedeflemek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Meseleyi aslında sadece ekonomik dinamiklere de indirgemek yanıltıcı olabilir. Aslında ABD 1945 sonrası kurulan dünya düzenini artık finanse etmek istemiyor. Bunun nedenlerinden biri de işlerin son dönemde ABD’nin istediği gibi gitmemesi. Bunun temel nedenlerinden biri de demokratikleşme süreçleri ile ilgili Vaşington’un bazı konularda yanıldığını fark etmesi:
Afganistan ve Irak’a demokrasi getireceğiz diye girdikleri savaşlar çok pahalıya mal oldu. Sonra anladılar ki bu ülkelerin halklarının demokrasi gibi bir talepleri de yokmuş!
Ticaret yaptıkça demokratikleşecek diye düşündükleri Çin, ticaret yaptıkça güçlendi, ama demokratikleşmedi. Tam tersine alternatif bir model oluşturdu.
Çin’in geliştirdiği alternatif modelini Hong Kong Üniversitesi’nden Profesör Zheng Yongnian, Çin Kalkınma Forumu’nda Çin’in kalkınma modeli ile ilgili ilginç değerlendirmelerde bulunmuş:
Batılıların kurduğu kurumlar artık size destek olmayacak. Bakın Trump USAID’yi kapattı. Yarın IMF ve Dünya Bankasına da desteği kesebilir.
Amerikalılar doların uluslararası ödemelerdeki gücünü silah haline getirdi. Taraf olmadığınız çatışmalarda bile bankalarınız ya da şirketleriniz yaptırımlarla karşılaşabiliyor.
Batı ülkeleri demokratik olduğu için bugün dediklerini yarın yapmayabilirler. Bir söz verirler ama yasama organlarından geçmez. Başka söz verirler, mahkemeler iptal eder. Sonra bir bakmışsınız iktidar değişir.
Çin’de böyle dertler yok. Peki, Komünist Parti’nin hakim olduğu Çin’de ne var? Bu sorunun cevabını merak ediyorsanız geçen hafta Ekonomi Gazetesi’nde “ABD hesabı ödemezse Çin’in “açık kodlu kalkınma modeli” işe yarar mı?” başlığı ile yayımlanan değerlendirmemi okumalısınız.
Çin teknoloji kışını bitiriyor: Dev fonla bahar müjdesi, 11 Mart 2025.
Halkın ChatGPT’si DeepSeek, 31 Ocak 2025.
😁 Haftanın Memesi
Atina’dan izlenimlerim: Yapay zekâ, ödemeler ve Avrupa’da Trump etkisi
📅 Etkinlikler
Geçen hafta Atina’da, Yunanistan’ın en önemli teknoloji etkinliklerinden Beyond Forum 2025’te konuşmacıydım. Tabii ki konu yapay zekâydı! Ama ben sizlerle Atina’daki ve Yunanistan üzerinden Avrupa ve küresel teknoloji ekosistemi üzerine izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Tarihsel perspektiften bakınca, Yunanistan’ın kamu yönetimi açısından Türkiye’den daha başarılı bir devlet olduğunu iddia etmek güç. O yüzden bu güne kadar Yunanistan’ın en güçlü sektörlerinden biri gemicilik olmuştur.
Çünkü Yunan bandıralı gemilerin Yunanistan’da işi olmaz, dünyayı gezerler. O yüzden Yunanistan’daki kamu yönetiminin kalitesiyle de işleri olmaz.
Yunanistan’ın ikinci büyük başarısı ise turizm. Bu başarıda birçok etmen var Bunlardan biri de Zorba filminin 1963’te çekilmiş olması! Ama bence en önemli faktör Yunanistan’ın nüfusunun az olması.
Eğer nüfusunuz 10 milyon olursa, yerli değil yabancı turiste, çalışanlara yüksek maaş ödeyecek kaliteli hizmet vermeye odaklanabiliyorsunuz. Türkiye gibi 85 milyon nüfuslu ülkeler aynı coğrafyada aynı sektörde farklı sonuçlarla karşılaşıyor.
Tabii ki Yunanistan’ın tarihinde başına gelen en iyi şey, benim doğduğum sene olan 1981’de Avrupa Birliği’ne üye olması. Hem Avrupa Birliği fonlarından faydalanarak hem de daha önemlisi euro üzerinden düşük faizle borçlanarak hızla büyümeyi başardılar.
Sonuçta 2008’de ABD’de başlayan finansal krizden Avro Bölgesi de etkilendi ve krizin en fazla hissedildiği ülkelerden biri de Yunanistan oldu. Benim yaşıtım olan Yunanlıların çoğu ülkesini terk etti.
Selanik’in en iyi liselerinin birinden mezun bir arkadaşıma lisedeki sınıfınızdan kaç kişi Yunanistan’da kaldı dediğimde “bir kişi” demişti. Şimdi bu Yunanlılar geri dönüyor. Geçtiğimiz 15 sene Avrupa’nın farklı yerlerinde öğrendiklerini ve ilişki ağlarını Yunan ekonomisine aktarıyorlar. (İlişki ağlarının önemini daha önce “Avrupa ve Türkiye’de Teknoloji Ekosistemleri: Yeni hikayemiz ne olabilir?” başlığı ile tartışmıştım.)
Bu geri dönüşlerin en fazla etkisinin hissedildiği yerlerden biri de teknoloji sektörü. Ancak 40 yıldır Yunanistan’ın başına gelen en iyi şey olan Avrupa Birliği üyeliği önümüzdeki yıllarda bir yük haline de gelebilir. “Yapay zekâ ve ödemeler” başlıklı paneldeki konuşmamda şunlara dikkat çektim:
Donald Trump yönetimi, büyük ihtimalle AB’nin Dijital Pazarlar Yasası (DMA) ve Yapay Zekâ Yasası’na (AI Act) karşı çıkacak. Küresel yatırımcılar bu kanunların olduğu yerlere yatırım yapmayacak. Orta vadede Avrupa Birliği’nin bu kanunlardan geri adım atacağına kesin gözüyle bakıyorum.
11 Eylül sonrası geliştirilen küresel kara para aklamayla mücadele (AML) kurallarını ABD dolarının dünya çapındaki hâkimiyetinden ayrı düşünmek mümkün değil. Bir bakıyorsunuz şirketleriniz tarafı olmadığınız bir çatışmada yaptırımlara konu oluyor. Kripto varlık dünyasında çoğu stabilkoinin dolar bazlı olması bu hakimiyeti perçinliyor. Yunanistan için bir fırsat avro bazlı kripto varlıklar olabilir.
Dünyanın kara para ile mücadele merkezi FATF’in son yıllarda kapsayıcılık temalı yeni kılavuzlar yayınlaması biraz ironik. Üstelik pek çok ülkenin MASAK’ı hâlâ bu vizyonun gerisinde. Sanıyorlar ki kuralları ne kadar sıkarsak o kadar başarılı oluruz.
Yapay zekâ, ödeme sistemlerini ve AML süreçlerini çok daha kapsayıcı hale getirme potansiyeline sahip. Ama bu, tüm modellerin Kaliforniya’da eğitildiği varsayımıyla değil, farklı coğrafyalardan gelen veri ve yaklaşımlara yer verilirse mümkün olabilir.
Bu arada Yunanistan’ın son birkaç senede 2 milyar dolar civarında veri merkezi yatırımı çektiğini unutmayalım. Bunun 1 milyar doları Microsoft’tan geldi.
En önemli faktör Avrupa Birliği kanunlarının uygulandığı ama hem Afrika hem de Ortadoğu’ya kablo bağlantıları yakın bir ülke olması. Bu yerli veri merkezi işlerinin önemini geçen hafta yazmıştım. Niye Yunanistan’ın gerisinde kalıyoruz diye düşünmeliyiz.
Kapalı toplantılardaki tartışmalarda Yunan meslektaşlarımızın Avrupa içi tartışmalara nasıl taze ve enerjik bir ses getirdiğini görmek gerçekten etkileyiciydi. Yunanistan’ın Kasım 2024’te yayımlanan ulusal yapay zekâ stratejisi, Avrupa’daki en odaklı ve uygulanabilir planlardan biri diyebilirim.
Bu arada değerli dostum ve bültenimizin yakın takipçisi İhsan Elgin de Beyond Forum 2025’te yapay zekâ çağında girişim sermayesi fonları üzerine harika bir sunum yaptı. İhsan’ın sunumunu buradan izleyebilirsiniz. İhsan ile ayrıca Global İşler Podcast’ta ChatGPT çağında kariyer ve hayatın döngüleri üzerine de güzel bir sohbet yapmıştık.
Bir tuşla direniş dünyayı değiştirir mi?
🖊 Global İşler Köşesi - 2
Eskiden boykotlar genelde resmî kanallar üzerinden yapılırdı. Mesela Güney Afrika, ülkedeki ırkçı rejimin uygulamaları nedeniyle 1964’ten itibaren Olimpiyat Oyunları’na kabul edilmedi. 1980’de Sovyetler Afganistan’ı işgal edince aralarında Türkiye’nin de olduğu 60’tan fazla ülke Moskova Olimpiyatları’na katılmadı.
Sosyal medya icat olduktan sonra toplumsal ölçekte koordinasyon sorunu ortadan kalktı ve boykotlar da özelleşti.
Eskiden filanca bakanlığın vermesi gereken kararları artık sosyal medya algoritmalarının öne çıkardığı içerikleri okuyan bireyler verebiliyor.
Sosyal medyanın koordinasyon anlamında rol oynamasının ilk etkilerini 2010’larda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da başlayan halk hareketlerinde yakından gördük. Boykot konusunda ise kırılma anı bana göre COVID 19 pandemisiydi.
Siyahi genç George Floyd’un ABD’de polis tarafından öldürülmesiyle başlayan protestolarda esas amaç, ırk ayrımcılığına dayalı polis şiddetini protesto etmekti.
Ancak sosyal medyada gösterilere yeterince destek vermediği iddia edilen markalara boykot çağrıları yapıldı. Hatta her hafta salı, boykot günü olarak ilan edildi.
Küresel anlamda yeni boykot süreçlerine Elon Musk’ın Twitter’ı satın alması ve sonrasında Gazze Savaşı ile tanıklık ettik.
Sosyal medya saman alevi gibi. Dünyanın başka başka yerlerinde de boykot çağrılarının biri başlıyor, biri bitiyor. Şimdilerde Türkiye’de de sosyal medya üzerinden ateşlenen boykotlar gündemde.
Eğer siz de boykotların kısa tarihçesini ve sosyal medya üzerinden yapılan boykot çağrılarının etkilerini merak ediyorsanız bu hafta Ekonomi Gazetesi’ndeki köşeme göz atabilirsiniz.
Prof. Dr. Erhan Erkut ile yapay zekâ çağında üniversitenin anlamı
🎤 Global İşler Podcast
Bu hafta Global İşler Podcast’ta Özyeğin Üniversitesi Kurucu Rektörü ve MEF Üniversitesi eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut ile “Yapay zekâ çağında üniversitenin anlamı” üzerine harika bir sohbet yaptık:
Üniversite okumak neden gerekli? Vakit kaybı diyenleri dinlemeyin!
Türkiye’deki üniversitelerin neden çoğu meslek yüksekokulu olmalı? Bu kötü bir şey mi? Değil!
Yapay zekâ çağında hangi bölümü tercih etmeliyim? İş bulamazsam üzülmeli miyim?
Bitirirken…
Bu hafta Startups.Watch 11 Nisan’da regülatörleri ve ekosistem paydaşlarını biraraya getiriyor. Ankara’da 14:00’ten sonra TEKMER binasında gerçekleşecek etkinlikte Ussal Danışmanlık Araştırma Direktörü ve bültenimizin editörü Hasan Selim Özertem de “Trump Dünyasında Teknoloji ve Siyaset” başlıklı bir sunum yapacak. Kayıt yaptırıp etkinliğe katılmak isteyenler link üzerinden detaylara ulaşabilir.
Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz
🎧 Global İşler+ Podcast: Apple, Spotify
🎙️ 4x4 Podcast: Spotify