Dünyada Tiktok nedeniyle ilk iptal edilen seçim - 2024/39
Romanya'da Seçimler, Otonom araçların çakarla imtihanı, Gary Marcus X İlber Ortaylı, Mucitler, Northvolt'un Ardından, Nobel Ödülü & İntihal
Global İşler+ No.186 — 2024/39
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Son bir haftada aramıza katılan 89 okurumuza hoşgeldiniz diyoruz! Böylece toplam 9339 okurumuzla her hafta bir araya gelmiş oluyoruz.
Dünyada Tiktok nedeniyle ilk iptal edilen seçim
🗞️Haftanın Haberi
24 Kasım’da gerçekleştirilen Romanya’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bağımsız aday, aşırı milliyetçi Calin Georgescu oyların %22’sini alarak birinci oldu. Mevcut Başbakan Marcel Ciolacu ise Sosyal Demokratların adayı Elena Lasconi’nin ardından ancak üçüncü sırada yer aldı.
İlk turda kimse %50’yi geçemeyince 8 Aralık’taki ikinci tura hazırlıklar başladı. Ancak, birinci gelen isim AB karşıtlığı ve Rusya yanlısı pozisyonu ile bilinen Georgescu olunca öncesi ülkede sokaklar karıştı.
Seçimlere müdahale edildiğini ve Batı karşıtı Georgescu’nun bu sayede birinci sıraya yerleştiği tartışılırken, Romanya Anayasa Mahkemesi 6 Aralık’ta seçimleri iptal etti.
Peki, seçim öncesi anketlerde %1 civarında oy alması beklenen Georgescu, nasıl sandıktan birinci çıktı ve oyları %22’ye fırladı? Bu konuda yapılan analizler, Georgescu’nun TikTok videolarının seçim sürecinde oldukça ilgi çektiğini ve bu sayede başarılı bir kampanya yürüttüğünü belirtiyor.
TikTok videolarında aynı Putin gibi at üstünde veya judo yaparken görülen Georgescu kampanyasında Romanya’nın Ukrayna’ya verdiği kesmesi gerektiğini savunan bir isim.
Bu gelişmelerin ardından 19 milyonluk ülkede 8 milyon kullanıcıya ulaştığı belirtilen TikTok’ta, siyasi bir aday olmasına rağmen, Georgescu’nun görünürlüğünün nasıl öne çıktığı ve Rusya yanlısı bir tutum sergilediği kampanyayı kimin nasıl desteklediği tartışılıyor.
Romen istihbaratına göre Georgescu’nun kampanyası, Rus hesaplar TikTok üzerinden organize bir biçimde destekledi. Başkan adayının görünürlüğü kullanılan algoritmalar ve reklamlar sayesinde öne çıkarıldı.
Mevcut Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis’in kamuyla paylaştığı istihbarat raporundaki rakamlar oldukça dikkat çekici. 2016 yılında yabancı bir devlet tarafından açılan 800 TikTok hesabı seçimlerden bir ay önce tam kapasite ile paylaşımlar yapmaya başlarken, seçimlerden iki hafta önce kurulan 25 bin hesap ise bu hareketliliğe dahil olmuş.
İlginç bir şekilde son dönemde Avrupa’da birlik karşıtı eğilimler hız kazanırken bir dönem demokrasiye katkı sunduğu belirtilen sosyal medya platformları şimdilerde seçimlere müdahalenin baş sorumlusu olarak gösteriliyor. Bakalım seçimlerin kaderi yapay zekâ çağında önümüzdeki yıllarda nasıl şekillenecek?
Seçime 5 kala Brezilya’dan dersler, 13 Ocak 2023.
ChatGPT 14 Mayıs’taki seçimlerde kullanılır mı?, 27 Ocak 2023.
Otonom araçların çakarla imtihanı
🖊 Global İşler Köşesi
Geçen hafta bültenimizde Benedict Adams’ın “AI Eats the World” başlıklı raporunu incelerken Kaliforniya’da hızla yayılan otonom taksi sürüşlerinden ve bu alanda Waymo adlı şirketin liderliğinden bahsetmiştim.
Waymo, ilk denemelerine orta büyüklükte bir şehir olan Phoenix’te başlamış. Şimdilerde ise San Francisco, Los Angeles ve Austin gibi daha büyük ölçekli şehirlerde bu hizmeti sağlıyor. Önümüzdeki yıl da Miami’dekiler otonom taksi sürüşlerinden faydalanabilecek.
Çinli WeRide şirketi ise gelecek yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nde bu hizmeti sunmaya hazırlanıyor.
Peki, Waymo’nun sırrı ne? Waymo, ChatGPT ile aynı yapay zekâ teknolojisini kullanıyor. 2017’de Google tarafından geliştirilen “transformer” teknolojisi sayesinde dili anlamlandırmayı sağlıyor.
“Trafikle dil arasında ne alaka var?”, demeyin. Aslında trafik de bir dil problemi.
Eğer Waymo’nun kullandığı yapay zekâ modelinin nasıl çalıştığını ve bu teknolojinin her gün yollarda karşılaştığımız çakarlı araçların olduğu Türkiye’deki trafiğe nasıl adapte olabileceğini merak ediyorsanız, bu haftaki Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemi okumalısınız.
Yapay zekâ gurusu Gary Marcus’u kime benzettim?
😁 Haftanın Memesi
Son bir haftadır, New York Üniversitesi Profesörü Gary Marcus ve the Verge’ün teknoloji yazarı Casey Newton arasında yapay zekâ üzerine ilginç bir tartışma devam ediyor.
Newton, geçtiğimiz ay Berkeley’de gerçekleştirilen the Curve Konferansı sonrasında yapay zekâ hakkında farklı görüşe sahip iki kamp olduğunu belirten bir yazı kaleme almıştı. Newton’a göre:
Birinci kamp, daha çok yapay zekâ dünyasının dışından gelen ve yapay zekânın sahte ve işe yaramaz (fake and sucks) olduğunu savunan kişilerden oluşuyor.
İkinci kamptakiler ise daha çok yapay zekâ dünyasının içinden geliyor. Bu kimseler ise bu teknolojinin gerçek ve tehlikeli (real and dangerous) olduğunu düşünüyor.
Newton’a göre Gary Marcus birinci kampta. Newton’ın yaklaşımını eleştiren Marcus, ağır bir yazıyla cevap vermiş. Hatta Newton’ın kategorizasyonunun kendi düşüncesindeki nüansları yanstımadığını söylüyor. Kısmen haklı da.
Ancak bence bu tartışmada biraz İlber Ortaylı gibi davranmış.😅
Gary Marcus’u geçen sene DLD’de dinlemiştim. Marcus’un yapay zekâya anolojiyle insan zihninin nasıl çalıştığını anlatan Kluge isimli kitabını da okumanızı öneririm. (Önümüzdeki hafta, 2024 yılında okuduğum kitapları bültenimizde paylaşacağım!)
Aslında bu kitapta insan beyninin nasıl basitleştirmeler yaparak hatalara düştüğünü çok güzel anlatmıştı.
Şirketler mucit olabilir mi?
🤔 Fikri Takip - 1
Geçen ay Boğaç Şimşir ile Türkiye’de mühendislik tasarım üzerine yaptığımız podcast yayını, LinkedIn’de geniş yankı uyandırdı. Maalesef, bu ilginin sebebi podcastte konuştuklarımız değil, başlıkta kullandığımız “Telve’nin Mucidi” ifadesi oldu.
Bazı ülkeler inovasyon yapar, bazıları inovasyon hakkında konuşur. Biz hangi kategorideyiz? Siz tahmin edin!
Kimse üzülmesin diye podcastin başlığını değiştirdik. Amaç zaten Telve’yi kimin bulduğuna değil, bu önemli buluşun yapılış sürecine dikkat çekmekti.
Verilen cevaplardan en yaygın olanı şuydu: Telve'yi bir kişi değil Arçelik buldu!
Bence tüzel kişiler mucit olamaz. İcat dediğiniz şey tabiatı gereği insanların yapabileceği bir şey. Hukuken de patentlere sadece gerçek kişilerin ismi yazılabiliyor.
Nitekim, Telve’ye ilişkin yirmi küsur patentin bazılarında Boğaç’ın da ismi var.
Bu gerçek kişiler bir tüzel kişiliğin çalışanı veya sahibi olabilir tabii. Ancak hukuk sistemi fikri hakların gerçek kişilere ait olması gerektiğini kabul etmiş. Mesela geçenlerde ABD ve İngiltere'deki mahkemeler yapay zekâ adına yapılan patent başvurularını da reddetti.
Belki de sorunumuz mucitleri yeterince onurlandırmamamız! Böyle olunca da şirketlerin buluş yapabileceğine inananlar, kurumları kişilerin önünde tutanlar oluyor. Ben hayatım boyunca hep kurumlara değil kişilere inandım. Bundan sonra da öyle yapmaya devam edeceğim.
Bu vesile ile bültenimizin okuru ve değerli dostum Ömer Hızıroğlu, WIPO için yazdığı Telve vaka çalışmasını gönderdi (syf. 12-15). Ben de sizlerin dikkatinize getirmek istedim.
Northvolt’un batmasına neden olan faktörler
🤔 Fikri Takip - 2
Geçen hafta Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemde “Avrupa’nın pil rüyası Northvolt’u kim batırdı?” diye sormuş ve bu konuda iki önemli faktöre dikkat çekmiştim: Nitelikli insan kaynağı açığı ve Avrupa’daki etatist/devletçi kültür.
Bu konu ülkemizde de çokça tartışıldı ve ben de özellikle Kıvanç Görkem Üçlertoprağı’nın bu konudaki değerlendirmelerini bültenimizde paylaşmak istiyorum. Üçlertoprağı’na göre Northolt’un başarısızlığındaki temel nedenler şöyle sıralanabilir:
Northvolt’un İsveç’te Kurulma Tercihi: Çalışan konforunun ve iş-özel hayat dengesinin ön planda tutulduğu bir ülkede, rekabetçi bir startup oluşturmanın zorlukları göz ardı edildi.
Odak Kaybı: Şirket, belli bir ürün veya üretim alanına odaklanmadan, farklı tipte hücreler üretme, batarya geri dönüşümü, katot üretimi ve şebeke depolama gibi farklı iş kollarına yöneldi.
Ar-Ge Yetersizliği: Toplam 6.000 çalışanı bulunan Northvolt, yalnızca Ar-Ge ekibi 18.000 kişiden oluşan CATL [Çinli batarya üreticisi] gibi rakiplerin gerisinde kaldı.
Piyasa Öngörüsü Eksikliği: Şirket, kurulduğunda batarya talebinde kıtlık yaşanacağını öngörürken, Çin’de gerçekleşen seri yatırımlar fiyatları beklenenden hızlı bir şekilde düşürdü.
AB Otomotiv Sektöründen Gelen Zayıf Talep: AB otomotiv üreticilerinin gerek kendi varoluşsal hayatta kalma mücadelesi yaşanırken her firmanın farklı hücre tipine yönelik talebi, Northvolt’un standartlarını belirlemesini ve yön çizmesini zorlaştırdı.
Bu seneki Nobel Fizik Ödülü sonrası intihal tartışmaları
🧐 Haftanın iddiası
2024 yılında Nobel Fizik Ödülü’ne yapay zekâ teknolojisinin gelişmesini sağlayan yapay sinir ağları alanındaki çalışmaları ile John Hopfield ve Geoffrey Hinton layık görülmüştü.
Fakat bu iki isim şimdilerde intihal iddiaları ile gündemde.
İddianın sahibi yine yapay zekâ alanındaki çalışmaları ile bilinen Alman bilim adamı Jürgen Schmidhuber. Schmidhuber’e göre Hinton ve Hopfield, 1960’larda ve 1970’lerde Japon ve Ukraynalı bilim adamlarının geliştirdikleri metodolojileri çalışmalarında referans vermeden kullanmış.
Nobel Ödülü’nün ilan edilmesinin ardından Japon bilim adamlarının çalışmalarının komite tarafından dikkate alınmamış olması Japonya’da da büyük hayal kırıklığına neden olmuştu.
Japon bilim insanı Shun'ichi Amari’nin 1967’deki çalışmalarının Hinton’un yıldızını parlatan "backpropagation" algoritmasının temel taşlarını oluşturmuş olabileceği öne sürülüyor.
Not: Bu tartışmaya dikkatimizi çeken değerli dostum ve aynı zamanda okurumuz Demirhan Büyüközcü’ye teşekkür ederiz!
Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
Beni ve yaptıklarımı aşağıdaki sosyal medya mecralarından da takip edebilirsiniz.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz
ussal bey merhaba, son iki bültende otonom araçlara yer verdiğinizi görünce, bu konuyu farklı bir açıdan değerlendiren bir video-essay'i paylaşmak isterim sizinle: https://youtu.be/040ejWnFkj0?si=dw9hlrWtlrh-bE0N
konuyu kentsel planlama ve mobilite üzerinden ele alan bu videonun ilerlemenin her zaman gelişme olmadığını hatırlattığı kanaatindeyim.
global işler bülteni için de size ayrıca teşekkürler! üniversitede kendime yaptığım en büyük yatırımın bu bültenleri takip etmek olduğunu düşünüyorum açıkçası.
Dear Ussal, my apologies for posting a comment in English. As you might remember, my Turkish does not go far beyond orta kahve... But thanks to Google translate, I am a faithful reader of Global Isler. As I am now living in Miami (after 11 years in San Francisco), I am excited that next year I might have a chance to hail a self-driving taxi. Though now that I know it uses ChatGPT technology I worry a bit about hallucinations...! The story about the Romania elections raises many fascinating questions. Media has been used since time immemorial to sway public opinion, and in this sense perhaps TikTok is not very different. A recent interview of Marc Andreessen on The Free Press discusses censorship trends in US social media over the last ten years. The global nature of modern technology makes it a lot harder to separate foreign actors from domestic actors. How do we decide what is legitimate intervention and what is not? One more reason why following the discussions on Global Isler remains so important!