No.53
Her hafta Çarşamba sabahı çıkan Global İşler+ Bülteni’nde teknoloji, toplum ve politikanın kesişiminde dünyada olup bitenlere bakıyor, Türkiye’de olanları anlamaya çalışıyoruz.
Bu hafta ev fiyatları/kiralarına yönelik köşe yazımla başlıyoruz. Daha sonra Türkiye’nin satın alma gücünü iPhone üzerinden inceleyeceğiz. Sonra dijital kodamanlara yeni bir bakış açısı var. Bu şirketlerin yönetimi otokratik mi diye bakacağız. Keyifli okumalar!
Bu bülten size iletildiyse lütfen Substack üzerinden üye olun!
Türkiye’de ve dünyada ev fiyatları / kiraları neden artıyor? (2)
📝 “Global İşler”:
Ev fiyatları/kiraları neden artıyor? Hem global hem de yerel sebepleri var. Bu hafta Dünya Gazetesi’nde yazdım.
Ev fiyatlarındaki artış Türkiye’ye özgü değil. On yılı aşkın süredir tüm dünyada izlenen düşük faiz politikası paranın varlıklara akmasına sebep oldu.
Bugün yaşadığımız krizin sebebi artan eşitsizlikler. Düşük faizden kaynaklanan makroekonomik dengesizlikler çözülmeden konut piyasasının makulleşmesi zor. Zira, varlık fiyatları arttıkça zengin daha zengin hale geliyor ve zenginlerin daha çok tasarruf edecek geliri olduğu için faizler daha da düşüyor; varlık fiyatlarını artıran döngü sağlamlaşıyor.
Yapay zeka ile ev değeri analizi yapan Endeksa’nın fiyat artışlarına yönelik detaylı araştırmasına bakabilirsiniz.
959 saat çalışana bir iPhone
🎉 Haftanın bonusu:
Son bir aydır sınırlar açıldı. Beyaz Türkler Avrupa’ya akın etti. Duyduğum kadarıyla birçok Beyaz Türk fiyatları görünce kendini Interrail turuna giden öğrenci gibi hissetmiş.
Telefonunu çıkar göster dayılarının ilgisini çekecek bir grafikle sizlerleyiz. Yukarıdaki grafikte iphone ürünlerini almak için sayılı ülkelerdeki vatandaşların ortalama ne kadar çalışması gerektiği gösteriliyor. The Economist’in meşhur Big Mac endeksine rakip. Görülen o ki bizim kur bayağı rekabetçi olmuş. :)
Kurumsallaşma vs. Finansallaşma
🔗 Haftanın Makalesi:
Bu hafta University of College hocalarından Ioannis Lianos’ın dijital kodamanların rekabet politikası karşısındaki durumunu kurumsal iktisat perspektifiyle değerlendiren Centre for Law, Economics and Society makalesini okudum (önerisi için değerli dostum Adnan Akgün’e teşekkürler). Lianos 2019’da Yunanistan rekabet kurumunun başkanı olarak atanmıştı. Dolayısıyla makale pratik açıdan da önemli.
1950-80 arasında ABD ve Avrupa’daki şirketler “holdingleşerek” yani birden çok işkoluna yayılarak büyümüşlerdi. Bunun temel nedeni, hem yatay büyümeye çıkarılan rekabet hukuku engelleri hem de şirket yönetimlerinin hisse değerinden çok şirketin büyümesini önceliklendirmesi gösteriliyor.
1980’den sonra kısa vadeli hisse değeri baskısı, aktivist yatırımcılar, private equity fonlarının büyümesi gibi nedenlerle şirket yönetimleri “finansallaştı.” Holdinglerin yerine bir dikeyde işini iyi yapıp hissedarlara iyi para kazandıran şirketler makbul oldu.
Bir parantez açalım: Holding işinin globaldeki son örneği, benim de eskiden çalılştığım GE 2018’de aktivist yatırımcılara düşen son kale olmuştu. Jeff Immelt’in finansallaştığı için 2008 krizine kötü yakalanan GE’yi yeniden holdingleştirme girişiminin nasıl hüsrana uğradığını geçen sene çıkan kitabında okuyabilirsiniz.
Bugünün dijital kodamanları ise iki modeli biraraya getiriyor. Bir yanda şirketler gelecekteki monopol karlarını hisse değerine yansıtarak, düşük faizle beslenen sermaye piyasası finansmanı imkanlarından sonuna kadar yararlanıyor (Örnek: Uber, Trendyol). Diğer yandan da Amazon’un kitapçılıktan çıkıp dünyanın en büyük bulut bilişim hizmet sağlayıcı olmasına, Facebook’un AR/VR alanındaki Google’ın sağlık alanındaki yatırımlarına kadar birçok holdingleşme alameti gösteriyorlar.
Facebook ve Google’ın kurucularına diğer hissedarlardan daha çok oy hakkı vererek şirket üzerinde mutlak kontrol sağlayan hisse yapıları, diğer şirketlerde ise yine kurucuların hala hakim ortak olması bu esnekliğin temelinde.
Dünyanın en büyük otokrasisi: Facebook
🤯 Dijital Kodamanlar Köşesi:
Yukarıda açıkladığımız, hissedarlık yapısında kuruculara verilen mutlak yetki sayesinde Facebook dünyanın en büyük otokrasisine dönüşmüş durumda. Bir otokrasi düşünün; vatandaşı hakkında her türlü bilgiye sahip, çoğu zaman vatandaşı farkına varmadan onun üzerinde psikolojik deneyler yapıyor, politik davranışlarını etkiliyor.
Is Facebook making us lonely? (The Atlantic)
Facebook yöneticileri uzun süre terörist ve soykırım propagandalarına müsamaha gösterdikleri için eleştirildi. Yanlış bilgileri ve suç içeren ifadeleri yayarken, kendilerini savunmak için ifade özgürlüğüne yaslandılar. 44. bültenimizde Facebook ve diğer platformların siyaseti nasıl yönlendirdiğini yazmıştık. Bizim ülkemiz açısından da Stanford raporunu tekrar hatırlatmak gerekiyor.
Aşağıdaki görsel Amerikan seçimlerinde sosyal medya platformların durumunu gösteriyor. Facebook’un kapısından uçuşanlar dezenformasyon:)
Mesela, Müslüman Arakanlılara yönelik Myanmar’daki soykırımda Facebook’un Birleşmiş Milletler tarafından da dokümante edilen rolünü yeniden hatırlayalım:
Pazartesi günü bülteni hazırlama süreci neredeyse bitmişken Facebook, Instagram ve Whatsapp çöktü. 6 saatlik bir kesinti sosyal hayat ve iş hayatında problemlere yol açtı.
Facebook, Instagram ve Whatsapp’ın aynı anda çökmesiyle dijital kodamanların tekelleşmesinin günlük hayatta yarattığı riskleri somut olarak bir kez daha gördük.
Bitirirken…
Teknoloji alanında Türkiye’nin başlıca gazeteci ve kanaat önderi Serdar Kuzuloğlu yeni bir bülten çıkarmış: Haftanın Tortusu. Bültenimi buraya kadar okuduysanız Serdar Kuzuloğlu’nun bülteni de mutlaka ilginizi çekecektir. Umarım bu alandaki yayınların sayısı artar. Yeni Türkçe bültenler keşfettikçe size de duyuracağım.
Bu Cuma, Dünya Gazetesi Global İşler köşesinde yerli üretimi artıracak teknolojiler yüzünden yakında tören yapıp fotoğraf çektirecek ihracat rekorları kırmanın neden imkansızlaşacağını anlatacağım.
Bu bülten size iletildiyse lütfen Substack üzerinden üye olun!
Bülteni Nesibe Kırış ile beraber hazırlıyoruz.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
📝 Medium: Ussal Şahbaz
❗️Telegram: Global İşler
🔗Web: ussal.net