Global İşler+ 2024/31
📅 Startups Watch Ankara, 👔 Tekstilcilerimiz Mısır'a Göçüyor, 🏦 Yapay Zekâ & Finans Sektörü
No.178 — 2024/31
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
Son iki haftada aramıza katılan 5 okurumuza hoşgeldiniz diyoruz! Bu hafta Ankara’da yaptığımız Startups Watch etkinlğinden yola çıkarak, savunma teknolojileri başta olmak üzere bazı girişimcilik sektörü sorunlarına dikkat çekiyoruz. Sonra köşe yazım var: Tekstikcilerin Mısır’a tasınması normaldir diyorum ve nedenini dünyadaki trendler ışığında tartışıyorum. Sonra Citibank’ın bankacılıkta yapay zeka raporundan yola çıkarak, bankamatik kartlarının getirdiği işcüğü değişimini yapay zekanın getireceğiyle karşılaştıracağız. Keyifli okumalar!.
Bu hafta Startups Watch geleneksel Ankara etkinliği için Ankara Tekmer’deydik.
Açılış konuşmamda Ankara’nın %12’lik yüksek teknoloji ihracatındaki payı ile teknoloji ekosistemindeki pozisyonuna dikkat çektim. Hemen ardından gelen İstanbul ve İzmir’in ise sırasıyla yüksek teknoloji ihracatındaki payları sırasıyla %4 ve %2.
Tabii, bu kadar önemli işler yapılan başkentimizin yurtdışı uçuşlar konusunda daha güçlü bir altyapıya kavuşması şart.
Fintek panelinde ise devletin düzenleme yaparken herkes için aynı gömleği biçmeye çalışmak yerine sorumlu şirketlerle sorumsuz şirketler arasında bir ayrıma gitmesi gerektiğini konuştuk.
Bültenimizde daha önce Wirecard ve Jan Marselek’in hikayesini anlatmış ve fintek sektöründe nasıl milyonlarca doların buhar edildiğini tartışmıştım.
Savunma sanayii panelinde ise Türkiye’de bu alanda startapların gelişmesi için neler yapılabileceği üzerinde durduk. Bu panelde Öne çıkan sorular ve başlıklar şu şekildeydi:
Kamunun devasa teknoloji şirketleri her şeyi kendisi yapmaya kalkarsa sağlıklı ve işlevsel bir ekosistem inşa edebilir miyiz? Türkiye’nin en büyük meselelerinden biri “biz zaten bunu yapıyoruz” diyen şirketler.
Satın almacılar Türkiye ölçeğinde ilk defa üretilen ürünler için Çin’deki fiyatları istediği sürece ülkemizde yeni ürün yatırımları nasıl gelişecek?
Savunma sanayiinde, hem satın alma devreleri uzun olduğu hem de derin teknoloji işler olduğu için sermaye ihtiyacı geleneksel girişim sermayesi işlerinden daha yüksek. Girişim sermayesinin yanına “girişim borcu” (venture debt) gibi araçlar eklemeden savunma teknojisi işlerini nasıl daha iyi finanse edebiliriz?
Oyun sektörü en başılı olduğumuz alanlardan. Eğer Türkiye’de bu sektörün nereye gittiğini merak ediyorsanız StartGate, Bilişim Vadisi DIGIAGE ve Yıldız Teknik Üniversitesi StartUp House iş birliğinde yapılan Dijital Oyun Çalıştayı Sonuç raporunu incelemelisiniz. Yazarlarını da panelde konuk ettik. Raporda güzel öneriler var. Bunlarda biri de:
Türkiye’nin bu sektörden hak ettiği payı alabilmesi için daha somut ve sektörün önünü açacak yasal düzenlemeler yapılması ve buna uygun stratejiler geliştirilmesi. Tüm bunları koordine etmek için de “Türkiye Dijital Oyun Ajansı”nın kurulması.
Oyun sektörü Türkiye’de startap ekosisteminin başarılı dikeylerinden. İyi giden birşeyi devlet bürokrasisi ile düzeltmeye çalışmak ne kadar doğru bir yöntem tartışılır.
Bana göre bu sektörün başarılı olmasının “Temel nedeni, oyun işinin dünyaya hitap eden bir iş olması ve Türkiye’deki kanunlarla düzenlenmemesi.” O nedenle belki de bu alanda bürokrasiyi daha fazla büyütmeden belki başka stratejiler üzerine yoğunlaşmakta fayda var!
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcımız Zekeriya Coştu da konuşmacılar arasındaydı. Zekeriya Bey’in konuşmasından özellikle iki başlık dikkat çekiciydi:
Geçen hafta bültenimizde tartıştığımız Tech Visa konusunda görüşlerini paylaştı. Türkiye’de startap ekosisteminin son dönemde önemli mesafe kat ettiğini ama şimdi derinleşmenin gerektiğini söyledi. Tech Visa sayesinde transfer edeceğimiz girişimci ve teknoloji uzmanlarının da sistemin derinleşmesine ve zenginleşmesine katkı sunmalarını beklediklerini vurguladı.
Fon ekosistemi ile ilgili de geçen ay SPK’nın GSYF’lerle ilgili attığı adımla yabancı fonların önünün açılmasına dönük bir adım atıldığını, ekosistemin sürdürülebilirliği için de destek mekanizmalarının güçlendirilmesi için KOSGEB ile birlikte çalışıldığı müjdesini verdi.
Tekstilcilerimizin Mısır’a taşınması normaldir!
🖊 Global İşler Köşesi
19. yüzyılda Mehmet Ali Paşa Mısır’da pamuk üretimini artırmaya karar verip yatırımlara hız vermiş. 1861’de Amerikan İç Savaşı patlak verince ABD’den gelen pamuk sevkiyatlarında yaşanan düşüş sayesinde Kahire bu yatırımların meyvelerini toplamaya başlamış.
Mısır, kısa sürede İngiltere’deki tekstil sektörüne pamuk ihracatında önemli bir pay sahibi olmuş.
Ama 21. yüzyılda artık ne Mısır dünya pamuk üretiminde üst sıralarda yer alıyor ne de İngiltere tekstil sektörünün öne çıktığı ekonomilerden.
Yine de Mısır, son dönemde bizim tekstilcilerimizin gözdesi. Bunun başlıca nedeni ise kalitesi ile dünyaya nam salan Mısır pamuğu değil. Özellikle ucuz iş gücü ve düşük enerji maliyetleri Türk tekstilcisini Mısır’a çeken ana sebepler arasında gösteriliyor. Bir diğer olağan şüpheli ise döviz kurları.
Malumunuz, sene başından beri Türk Lirası’nda yabancı paralara karşı değer kaybı, enflasyonun altında kaldı ve reel olarak 2024’te değer kazandı. Tekstilcimiz ise TL’nin değer kazanmasının ihracattaki rekabet güçlerini zayıflattığını savunuyor.
Ama TÜFE bazlı reel efektif döviz kuruna baktığımızda 2020 yılından beri Türk Lirası en değersiz yıllarını yaşıyor.
Doların “normal”, “dengeli” değeri hangi gündü? Bilen iktsatçi beri gelsin, görelim.
Sanayisizleşme (deindustrialization) aslında birçok ülkede olan yapısal bir trend.
20. yüzyılın ikinci yarısından beri kalkınmış ülkelerin hikayelerini incelediğimizde imalat sanayiinin payı giderek düşüyor.
Harvard Üniversitesi’nden sevgili Hocam Dani Rodrik’in 2016’da ortaya attığı “prematüre sanayisizleşme” (premature deindustrialization) kavramı bu konuya farklı bir bakış açısı getiriyor. Rodrik’e göre eskiden zengin ülkeler sanayisizleşirdi, şimdi orta gelirli ülkeler sanayisizleşiyor
Bundan en fazla etkilenenler ise kalifiye olmayan ucuz iş gücünün istihdam edildiği sektörler. Teknolojik inovasyonu ıskalayıp hâlâ aynı yöntemlerle iş gücü yoğun çalışmaya devam ettikçe rekabet güçlerini orta ve uzun vadede yitirip varoluşsal sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar.
Rodrik’in 1995-2009 arasında 40 ülkede imalat sanayiindeki iş gücünün niteliklerine bağlı olarak yaptığı karşılaştırmanın sonuçların oldukça çarpıcı. Bu dönemde en fazla sektör dışına itilen grup niteliksiz personel olmuş.
Öte yandan Rodrik’in bu sene yayımladığı başka bir çalışma ise Tanzanya ve Etiyopya’da yükselen tekstil sektörüne dair ilginç bulgular ortaya koyuyor:
Buna göre sermaye/işgücü oranında sermayenin payını artıran bu iki ülkede dünyayla rekabet eden firmaların sermaye/işgücü girdi oranına bakarsanız Çekya’daki firmalarla aynı olduğunu ortata çıkıyor. Yani gelişen teknoloji, fiyatı düşürüp, sermayenin üretimdeki önemini artırıyor. Modenleşip sermaye oranını artıramayan şirketler marjinelleşiyor.
Bizde de böyle şirketler varsa Mısır’a taşınabilir!
Sanayisizleşme sürecinin dinamiklerini, ABD, Japonya, Hindistan dışında Afrika’daki ülkelerin hikâyelerini merak ediyorsanız bu haftaki Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemi kaçırmayın!
Yapay zekâ ve finans sektörünün geleceği
📝 Haftanın Raporu
Yapay zekâ teknolojisinin önümüzdeki yıllarda küresel ekonomi üzerinde ve iş gücü piyasalarında muhtemel etkilerini bültenimizde farklı vesilelerle ele almaya devam ediyoruz. Bu hafta gündemimizde bu teknolojinin finans sektörü üzerindeki muhtemel etkileri var.
Citigroup’un raporuna göre iş gücü açısından en fazla etkilenecek sektörlerin başında da bankacılık ve sigorta şirketleri geliyor:
Artık bu sektörde çalışanların yaptığı birçok işi yapay zekâ teknolojisi ile yapmak mümkün olacak.
Buna rağmen yapay zekâ, bankaların kârlılık oranlarını küresel ölçekte 2028 yılına kadar %9 oranında artıracak.
Yeni teknolojiler çalışma şekillerini değiştirirken her zaman işsizliğe neden olmak zorunda değil. O nedenle hemen enseyi karartmamak lâzım.
Yapılan işlerin verimliliği artıkça çalışanların yetişemediği diğer işlere de daha fazla zaman kalacak ve hizmet kalitesi artacak.
Citigroup raporunun önemli hatırlatmalarından biri de ATM’lerin ve Excel programının veznedar veya muhasebeci gibi birçok meslek grubunu işinden etmediğini aksine bu çalışanların sayısının 1970’ler ile 2000’lerin ortasına kadar artmaya devam ettiği.
Ayrıca ATM ve Excel gibi yeni teknolojilerin yeni niteliklerle donanmış idareci sınıfının da yükselişine neden olduğu raporda vurgulanıyor.
Yapay zekâ ile birlikte benzeri bir sürecin yaşanması da mümkün gözüküyor.
Peki hangi meslekler ayakta kalacak? Bu çok sorulan soruya da raporda cevap var:
ABD’de son yıllarda istihdamı en çok artan meslek manikür ve pedikürcülük olmuş! Bu iş kolunu sırasıyla İK yöneticiliği ve etkinlik organizatörleri takip ediyor. 😁
Bence önümüzdeki dönem iki tip iş ayakta kalacak:
El ile yapılan işler (manikürcülük, yoga hocalığı, vb)
İnsani ilişkilere dayanan işler
Citigroup, AI in Finance: Bot Bank and Beyond, Haziran 2024.
Accenture, A new era of generative AI for everyone, 2023.
Bitirirken
Değerli Azerbaycanlı okularımız,
Haftaya 10-11 Ekim’de Bakü’deki inMerge Innovation Summit etkinliğinde bir panel yöneteceğim. İlgilenenleri bekleriz.
Bu nedenle haftaya bültenimiz yok. 18 Ekim’de görüşmek üzere!
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz