Global İşler+ 2024/26
🇹🇷Orta Gelir Tuzağı & Türkiye, 😍 Çöpçatan Uygulamaları Nereye?, 🚙 EV'de Küresel Trendler, 🇺🇸 ABD Başkanlık Seçimleri & Silikon Vadisi, 🇰🇿 Kazakistan & YZ
No.173 — 2024/26
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
Son iki haftada aramıza katılan 22 takipçimize hoşgeldiniz diyoruz!
Bu hafta Global İşler Köşesi’nde içinde olduğumuz orta gelir tuzağın tartışıyorum. Dünya Bankası’nın bu seneki Kalkınma Raporu’nun konusu orta gelir tuzağına nasıl düşülür, nasıl çıkılırdı. Bakalım Türkiye için çıkarımlar neler? Sonra çevrimiçi çöpçatanlık uygulamalarının içine düştüğü paradoksu ele alacağız. Ardından Çin’den gelen elektrikli araçları Dünya Enerji Ajansı’nın raporu çerçevesinde inceliyoruz.
Keyifli okumalar!
Dünyada yalnız olmadığımız alanlardan biri: “orta gelir tuzağı”
🖊 Global İşler Köşesi
Türkiye “orta gelir tuzağı”na (middle income trap) düşmüş bir ülke. Birçoğunuzun hatırlayabileceği gibi bu kavram 2010’lu yıllarda oldukça popülerdi. 2012’de Mahfi Hoca, blogunda, orta gelir tuzağını şöyle tanımlamış:
Bir ekonominin belirli bir kişi başına gelir düzeyine ulaştıktan sonra orada sıkışıp kalması haline orta gelir tuzağı denir.
Dünya Bankası, bu yıl için yayımladığı Dünya Kalkınma Raporu’na bu başlığı atmış. Rapora göre:
Dünyada orta gelirli 108 ülke var. Gezegenimizin toplam nüfusunun %75’i bu ülkelerde yaşıyor.
Dünyadaki toplam gelirin %40’ı da bu ülkelerde. 1990’dan beri orta gelirli olup, zengin ülke sınıfına sadece 34 ülke yükselebilmiş.
Yani orta gelir tuzağına düşmek kural, tuzaktan kaçabilmek istisna.
Yukarıdaki grafik orta gelir tuzağını çok iyi anlatan bir görsel. Orta gelire sahip ülkelerin kişi başına düşen milli gelirinin ABD’ye nispeten ne durumda olduğunu gösteriyor:
Son elli yılda orta gelirli ülkelerin kişi başına düşen geliri bir ABD vatandaşının gelirinin %4’ü ila %10’u arasında gidip gelmiş. 2010’lardan itibaren bu verinin %10 bandına yaklaşmasını sağlayan ise Çin.
Ülkemizde de sürekli konuşulan Kore’nin ise 1997’deki Asya Finansal Krizi ve COVID-19 pandemisi dışında istikrarlı bir şekilde nasıl zenginleştiği ortada.
Yukarıdaki grafik ise orta gelir tuzağından nasıl çıkıldığını gösteriyor. Bunun için üç fazı başarılı bir şekilde tamamlamanız gerekiyor: i. yatırım (investment); ii. demlenme (infusion); iii. inovasyon (innovation).
Eğer bu fazların detaylarını, Türkiye’nin bu hikâyede nerede durduğunu ve önümüzdeki kalkınma risklerini merak ediyorsanız geçen haftaki Ekonomi Gazetesi’ndeki köşeme bakmanızı tavsiye ederim.
Çevrimiçi çöpçatanlık uygulamalarının büyüsü sönüyor mu?
🗞️ Haftanın Haberi
Tinder, 2012'de üniversite kampüslerinde patlama yaptığında, çevrimiçi çöpçatanlık kavramı yeniden doğmuş gibiydi. Birkaç basit dokunuşla potansiyel eş adaylarını görmek ve seçmek, hem eğlenceli hem de heyecan vericiydi.
Tinder bu kadar tutunca Bumble gibi alternatif birçok çöpçatan uygulaması ortaya çıktı.
Ancak yıllar geçtikçe bu uygulamaların cazibesi de kaybolmaya başlamış:
2020 yılında dünyada 287 milyon kez indirilen bu uygulamalar, 2022'de sadece 237 milyon kez indirilmiş.
Ayda en az bir kez uygulama kullanan kişi sayısı 154 milyondan 137 milyona düşmüş.
Tinder kullanıcılarının %84'ü ve Bumble kullanıcılarının %61'i erkek. Kadın kullanıcılar ise bu dengesizlikten rahatsız.
Tinder’ın ücretli kullanıcı sayısı yedi çeyrektir sürekli düşüşte.
2023 yılında bekârlar için düzenlenen çevrimdışı etkinliklere katılım %42 artmış.
Bu uygulamaların karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri de kullanıcılarını başarılı bir şekilde eşleştirmelerinin doğal bir sonucu olarak bu kişilerin uygulamadan uzaklaşması. Bu da müşteri kaybetmek demek. Bu durum, çöpçatan uygulaması paradoksu ("dating app paradox") olarak literatürde yerini almış bile.
Haliyle, gelirlerini artırmak isteyen bu platformlar, kullanıcı deneyimini iyileştirmek yerine, daha fazla ödeme yapmaya teşvik eden stratejiler geliştiriyor.
Bu stratejiler de birçok kullanıcıda hayal kırıklığına yol açıyor ve çöpçatanlık uygulamalarının cazibesini kaybetmesine neden oluyor.
Elektrikli araçlarda küresel trendler
📝 Haftanın Raporu
Hükümetin 7 Temmuz’dan itibaren Çin’den ithal edilen tüm otmobillere ilave yüzde 40 gümrük vergisi uygulama kararının ardından Çinli BYD firmasının Türkiye’de elektirikli araç (EV) üretimi için 1 milyar dolarlık yatırım yapacağı ilan edildi. Şimdilerde de Çin’in bir başka önde gelen otomobil markası Chery’nin Samsun veya Manisa’da tek başına veya bir ortak ile Türkiye’ye yatırım yapacağı konuşuluyor.
Çin’in EV sektörüne yaptığı yatırımlarla asırlık Batılı markalara rakip olduğu herkesin malumu.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) 2024 yılı için hazırladığı Global EV Outlook Report’a göre geçtiğimiz yıl satılan 100 elektrikli araçtan 60’ı Çin’de, 25’i Avrupa’da, 10’u da ABD’de satılmış. Diğer bir ifade ile bu teknolojiye geçişte coğrafi anlamda kürede belli yoğunlaşmalar söz konusu.
Aynı rapora göre 2023’te satılan her 100 otomobilden 18’i elektrikli imiş. Benzer bir trendin bu sene de devam etmesi ve geçen sene 14 milyon olan satış rakamının bu sene 17 milyona ulaşması bekleniyor.
Raporun dikkat çektiği başlıklardan biri de elektrikli araçlara olan talebe paralel, batarya talebinde de yukarı yönlü bir trend olması. Ancak araç şarj istasyonlarının aynı hızda yaygınlaşmadığı vurgulanıyor.
Çevre Şehircilik Bakanlığı yakın zamanda Türkiye’de şarj ünitelerinin apartman ve sitelerde yaygınlaşmasını kolaylaştırmak amacıyla 81 ilin valiliğine genelge gönderdiğini not edelim.
EV’de olduğu gibi batarya konusunda da Çin’in küresel anlamda tedarik zincirinde önemli bir üstünlüğü söz konusu.
Bu alanda önemli yatırımlar yapan Çin’in kendi ihtiyacı için mevcut kapasitesinin ancak %40’ını kullanabildiği, bu nedenle alternatif ihracat pazarları arayışında olduğu belirtiliyor. Bu da üretim maliyetlerine rağmen fiyatlarda aşağı yönlü bir baskıya neden oluyor.
Çin’in elektrikli araç teknolojisinde hem talep hem de arz açısından egemenliği iyi bir şey mi, yoksa kötü bir şey mi? Ben bu konuya ihtiyatlı yaklaşıyorum. Her konuda üretimin merkezi Çin olursa, bir süre sonra bizim gibi ülkeler becerilerini kaybedebilir.
Bu becerileri BYD gibi yatırımlarla transfer etmemiz de zor olabilir. Çünkü adamlar tedarik zincirini kapalı sistem yürütüyor. Bu konuyu yukarıdaki orta gelir tuzağı tartışmasıyla beraber düşünmekte fayda var.
Öte yandan, mesela bu FT yazısı da Çin’in bir tehdit değil de fırsat olarak görülmesi gerektiğini iddia ediyor.
Silikon Vadisi’nde yeni dalga: Trump’a karşı ABD Başkanlık Seçimleri’nde Harris
🤔 Fikri Takip - 1
ABD’de Joe Biden ile Donald Trump arasında başlayan başkanlık yarışı pek fazla dikkat çekmiyordu. Ancak, Biden’ın yarıştan çekilip Kamala Harris’i desteklediğini açıklamasının ardından işin rengi değişti.
Haziran ayı sonunda rakibi Trump ile yaptığı münazaradaki performansı eleştiri konusu olan Demokrat aday Biden’a destek aşağıya doğru giderken, Harris bu momentumu tersine çevirmeyi başardı.
Yeni yapılan anketlere göre seçimin kaderini belirleyecek olan 7 salıncak eyaletin (swing states) beşinde Harris, Trump’a karşı avantaj yakalarken sadece Nevada’da Trump’ın gerisinde kalmış. Georgia’da ise başa baş bir yarış söz konusu.
Temmuz ayında köşemde bir zamanlar Demokratların kalesi olan Silikon Vadisi’nde Trump’a destek verenlerin sayısındaki artışa dikkat çekmiş, Elon Musk, Marc Adreessen ve Ben Horowitz gibi isimlerin Trump’ı açıktan desteklediğini söylemiştim.
Ama Biden’ın çekilmesinin ardından, bir zamanların Kaliforniya Başsavcısı olan Demokrat aday Harris, Silikon Vadisi’nde de kendine destek veren önemli bir kitle yakalamışa benziyor.
Harris’i destekleyen grup, “Biz, Amerikan rüyasına inanıyoruz, girişimciliği ve teknolojik ilerlemeyi destekliyoruz,” diyerek, VCs for Kamala adıyla da bir websitesi üzerinden girişim sermayedarlarını Demokrat aday için bağış yapmaya çağırıyor.
Bu haftaki son durumda listede Harris’e desteklerini açıklayanların sayısı 803’e çıkmış durumda.
Bu isimler arasında LinkedIn'in kurucusu Reid Hoffman, yatırımcılar Vinod Khosla ve Ron Conway öne çıkıyor.
Bu arada Oxford’dan Prof. Carl Benedikt Frey, Silikon Vadisi’nin Trump’ı destekleyerek hata yaptığını söylüyor. Bu hafta yayımalanan makalesinde hukuk ile yönetilmeyen bir ülkede anti-tröst politikalarının sadece muhalefeti bastırmak için kullanılacağı yönünde uyarıda bulunmuş.
Kazakistan yapay zekâ teknolojisinde uluslararası ortaklıklar konusunda kararlı
🤔 Fikri Takip - 2
Bir önceki bültenimizde yeni düzenlemeleri içeren güncellenmiş “Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2024-2025 Eylem Planı”na yer vermiştik. Plan çerçevesinde atılacak adımlardan biri de “Türkçe BDM'lerin (Büyük Dil Modelleri) geliştirilmesinde Türki Cumhuriyetlerden veri temin edilmesi ve geliştirilen modelin Türki Cumhuriyetlerde kullanımı için işbirliği mekanizmaları geliştirilmesi” (Eylem No. 48).
Görünen o ki, bu konuda BAE ve Kazakistan arasında çoktan bir işbirliği mekanizması kurulmuş ve Astana önemli adımlar atmaya başlamış bile:
Şubat ayında yapılan açıklamalara göre Kazakistan, BAE’li Presight firması ile bir süper bilgisayar ile veri-işleme merkezi inşa etmeyi hedefliyor. Veri-işleme merkezi ile bilgisayar teknolojileri, fintek, sağlık, enerji, imalat sanayii ve eğitim gibi sektörlerdeki yürütülen çalışmaların geliştirilmesi amaçlanıyor.
Aynı zamanda Kazakistan’ın BAE Yatırım Bakanlığı ile Ocak ayında imzaladığı bir mutabakat zaptına göre veri merkezleri ve yapay zekâ projelerinin geliştirilmesine dair ortak bir çerçeve geliştirilmesi hedefleniyor.
Ayrıca Kazakistan, “Ulusal Yapay Zekâ Platformu” sayesinde 90 farklı kaynaktan veri toplamayı, bu sayedede kendi milli BDM’sini geliştirmeyi hedefliyor.
Bitirirken…
Değerli dostum Can Kasapoğlu’nun misafir editör olacağı 30 Ağustos Zafer Bayramı özel sayımızla görüşmek üzere…
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz