Global İşler+ 2024/16
💪 Yaşasın 1 Mayıs, 🍕Dışarıda Yemek Neden Pahalandı?, 🇨🇳 TikTok ve ÇKP, 💸 Paranın Geleceği - 2
No.164 — 2024/16
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
Son bir haftada aramıza katılan 59 takipçimize hoşgeldiniz diyoruz!
Bu hafta şu sorulara cevap arıyoruz:
Gig ekonomisinde çalışan haklarını nasıl okumak lazım?
Restoran fiyatları neden artıyor?
TikTok, Çin Komünist Partisi’nin propagandasını mı yapıyor?
Son olarak da geçen hafta Deniz Güven ile başladığımız sohbetin ikinci bölümünde paranın geleceğini tartışmaya devam ediyoruz.
Yaşasın 1 Mayıs!
Teknoloji ve çalışan hakları dendiğinde akla en çok gelen konulardan biri platformlar üzerinden çalışanların durumu. Kuryeler, temizlikçiler, parça başı iş yapan tasarımcılar, yazarlar gibi birçok kişi artık işini dijital platformlar üzerinden buluyor ve sürdürüyor. Bu alana “gig ekonomisi” de deniyor.
Çalışma hayatını düzenleyen kanunlar gig ekonomisi söz konusu olunca “error” veriyor. Çünkü bu kanunlar aslında, sanayi işlerine göre yazılmış.
Diğer bir ifadeyle, fabrikada üretim hattında 8 saat işinin başında olması gereken işçinin haklarını düzenleyen mevzuat ile internet üzerinden çalışmayı düzenlemeye kalktığınız zaman olmuyor.
Bence konuya bir de gig ekonomisinin geliştiği piyasaların yapısı açısından bakmak lâzım:
Gelişmiş ülkelerde platform üzerinden çalışma, düzenli sendikalı çalışanların organizasyonel gücünü zayıflatabiliyor.
Gelişmekte olan ülkelerdeyse zaten kayıtlı ve düzenli istihdam oranı düşük olduğu için platformlar aslında düzensiz işleri daha kayıtlı ve düzenli hale getiriyor.
Bu argümanımı üç yıl önce, ev temizliği platformu Mutlubiev örneği ile anlatmıştım.
Data&Society isimli araştırma kuruluşu, geçen ay yayımladığı raporda Hindistan, Brezilya ve Bangladeş’teki gig ekonomisi uygulamalarının, bu ülkelerdeki mevcut toplumsal ayrımları nasıl daha da derinleştirdiğini incelemiş.
Bence, Türkiye’de Hindistan’daki gibi kast sistemi veya Brezilya’daki gibi gözle görünen ırksal farklılıklar olmadığı için gig ekonomisinin böyle olumsuz bir etkisi yok.
ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Brookings, 2015 yılında yayımladığı raporda, çalışma mevzuatının gig ekonomisi için nasıl yeniden düzenlenebileceğini tartışmıştı.
Şu an tüm dünyada yer alan “işçi” ve “işveren” tanımlarının arasında bir tanım oluşturulup, platformlar üzerinden iş bulanlar da sosyal güvence ve asgari ücret gibi bazı haklardan faydalanabilir mi?
Ne yazık ki, rapor yayımlandıktan sonra geçen dokuz senede bu konuda düzenleme yapabilen ülke sayısı yok denecek kadar az.
Bu arada bence dijital ekonomide çalışanların en çok faydasına olan kararlar rekabet otoritelerinden geliyor.
Bu açıdan ABD rekabet otoritesi tarafından geçen ay alınan karar oldukça ilgi çekici. Federal Ticaret Komisyonu (Federal Trade Comission) aldığı kararla şirketlerin personelleriyle yaptığı "rekabet yasağı" anlaşmalarını tamamen yasakladı. Artık şirketler "ayrılırsan rakipte çalışamazsın" diyemeyecek.
Türkiye’de de Rekabet Kurumu’nun daha önce işgücü piyasasındaki anlaşmalara yönelik soruşturmaları ses getirmişti.
Ancak herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine! Geçtiğimiz yıl TBMM’de kabul edilen 7. Yargı Paketi kapsamında Türkiye’de savunma sanayi projelerinde çalışanlara 5 sene “rekabet yasağı” getirildi. Bu konuya dair görüşlerimi daha önce “Savunma sanayiinde rekabet mi maraba kültürü mü?” başlığı ile tartışmıştım.
ABD Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni rapor da savunma sanayiinde dayanıklılık için tedarikçilerin az sayıda olması yerine rekabetçi piyasada olmaları lazım diyor.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nüzü kutlarım!
Restoran fiyatları sadece Türkiye’de mi artıyor?
🖊 Global İşler Köşesi
Geçtiğimiz ay ülkemizde yemek sektöründeki yüksek fiyat artışlarını protesto etmek amacıyla sosyal medya üzerinden bir boykot çağrısı yapıldı.
Son dönemde restoranlardaki fiyat artışlarının geometrik olarak yükseldiği ve dünyadaki gelişmiş ülkelerdeki fiyatlarla yarıştığı en fazla üzerinde durulan argümanlardı.
OECD’nin yayımladığı listeye baktığımızda ülkemiz gıda enflasyonunda Şubat 2024 rakamlarına göre %71 ile açık ara önde.
Bir sene önceki fiyat artışlarına baktığımızda da 12 aylık enflasyonun %50 olarak ölçüldüğü dönemde lokanta ve otellerin enflasyonunun yine %70’lere kadar çıktığı görülüyor.
Peki, gıda enflasyonu restoranlarla genel enflasyon arasındaki makasın temel nedeni mi? Başka hangi faktörler fiyatları yukarı taşıyor?
Bu konuyu dünyadan örneklerle bu hafta Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemde tartıştım.
Bu arada, “Artık Türkiye çok pahalı, yurtdışına yemeğe gidelim” derseniz, rezervasyon bulmanız zor olabilir. New Yorker dergisi OpenTable’ın restoran rezervasyonlarını nasıl Shengen vizesine çevirdiğini anlatmış.
TikTok’taki içerikler Çin Komunist Partisi’nin öncelikleri ile ne kadar uyumlu?
📊Haftanın Raporu
Amerikan Başkanı Joe Biden’ın geçen hafta Kongre’den TikTok ile ilgili geçen yasayı bekletmeden imzaladığını ve önümüzdeki bir yıl içerisinde TikTok’un ABD’de yasaklanmasının söz konusu olduğunu bültenimizde not etmiştik.
TikTok CEO’su Shou Zi Chew’in Capitol Hill’deki dengeleri nasıl okuyamadığını merak edenler için Wall Street Journal’daki şu haber oldukça iyi: “How TikTok Lost the War In Congress”
Öte yandan ABD’deki gelişmelerin ardından AB Komisyon Başkanı Von der Leyen de TikTok’un Avrupa’da da yasaklanabileceğini açıkladı.
ABD’li Rutgers Üniversitesi ve NCRI hazırladıkları “A Tik-Tok-ing Timebomb” başlıklı raporlarında TikTok’ta konuların nasıl öne çıkarıldığı veya karartıldığına dair bir çalışma hazırlamış.
Instagram’ın kullanıcı sayısı ile TikTok’un kullanıcı sayısının oranı 2,2:1. Bu orandan yola çıkarak araştırmacılar, bir konu Instagramda 100 kez görüntüleniyorsa TikTok’ta bu sayının 40-50 aralığında olmalı diye düşünerek bazı başlıklara ilişkin mukayeseler yapmış.
Popüler kültür ile ilgili konuların TikTok platformunda Instagram ile uyumlu olarak görüntü sayısına ulaştığı görülürken bu oranın Tibet veya Uygur meselesi gibi başlıklar incelendiğinde 10’da 1 oranının dahi altına düştüğü görülmüş.
Bu bulgulardan yola çıkarak, TikTok’un sahibi Bytedance firmasının Çin Komunist Partisi’nin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak bazı konuları öne çıkarırken bazı konularda ise karartma yapabileceği sonucuna varılmış.
İsrail-Hamas çatışması sonrası ABD’de anti-semitik ve anti-İsrail olmakla suçlanan TikTok bu iddialara karşı Kasım ayında bir açıklama yayımlamıştı.
Ayrıca Facebook’ta algoritmanın şehit/şahit kelimesine dair yaptığı örtülü sansürün İsrail-Hamas saldırıları sonrası tekrar gündeme geldiğini ve bu konuda Facebook Gözetim Kurulu tarafından alınan kararı bültenimizde tartışmıştık.
Deniz Güven ile Paranın Geleceği - Bölüm 2
🎤 Global İşler Podcast
Global İşler Podcast’ın bu hafta, Deniz Güven ile paranın geleceği üzerine yaptığımız sohbetin ikinci bölümü ile karşınızdayız. Bu bölümde Türkiye’den Hong Kong’a oradan da Körfez’e uzanarak dünyadan örneklerle fintek ve dijital bankacılık sektöründeki dönüşümün dinamiklerine bakacağız.
Dünyadaki dijital bankalar neden Türkiye’de başarılı olamaz?
Finans merkezi nasıl olunur? İstanbul’un şansı var mı?
Hong Kong ve Singapur’dan sonra Körfez nasıl yükseliyor? Birleşik Arap Emirlikleri mi, Suudi Arabistan mı?
Bugün kariyerine başlayan bir genç Asya’ya mı gitmeli yoksa Avrupa’ya mı?
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz