Global İşler+ 2023/37
🇬🇧 Bletchley Yapay Zekâ Zirvesi, 🏢 WeWork İflas Etti, 🚙 Elektrikli Araçlar & İstihdam, 🇺🇸İnovasyon Gücü & Yaratıcı Sınıfın Sorunları
No.141 — 2023/37
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum.
Son bir haftada aramıza katılan 25 takipçimize hoşgeldiniz diyoruz!
İngiltere’de yapay zekâ zirvesi ve Bletchley Park deklarasyonu
📤 Haftanın Dosyası
Bu hafta İngilitere’de Başbakan Rishi Sunak’ın ev sahipliğinde AI Safety Summit düzenlendi. Uluslararası ölçekte yapay zekâ üzerine düzenlenen ilk kapsamlı zirve niteliği taşıyan bu toplantıya 28 ülkeden ve AB’den yetkililer ve uluslararası teknoloji şirketlerinin üst düzey temsilcileri katıldı. 100’den fazla delegenin bulunduğu toplantıda sadece Batılı ülkeler değil, bu sefer Çin, Hindistan, Brezilya, Türkiye ve Endonezya gibi büyük gelişmekte olan ekonomiler de temsil edildi.
Toplantının sembolik anlamda da önemi büyüktü. Zirve, II. Dünya Savaşı’nda Almanların meşhur Enigma makinesini çözümlemek için kurulan dünyanın ilk programlanabilir bilgisayarının inşa edildiği Bletchley Park’ta yapıldı.
Toplantı sonunda AB ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 28 ülke Bletchley Deklarasyonu adlı bildiriye de imza attı. Bildiriye imza atan taraflar yapay zekâ teknolojisinin emniyetli (safe), insan merkezli (human-centric), güvenilir (trustworthy) ve sorumluluk sahibi (responsible) bir anlayışla geliştirilmesi ve kullanılması yönünde irade beyan etti.
Bildiride, yapay zekâ teknolojisinin bugün için sınırlarını belirleyen ChatGPT gibi altyapı modellerinin sahip oldukları potansiyelle yapabileceklerinin tam olarak bilinmediği ve bu risklerin anlaşılabilmesi için belli çalışmaların yapılması gerektiği temel vurgu olarak öne çıktı. Özellikle siber güvenlik, biyoteknoloji gibi alanlarda bu modellerin kullanımının belli riskleri beraberinde getireceği, dezenformasyon alanında ise var olan sorunların daha da büyüyebileceği genel olarak üzerinde durulan konulardı.
Toplantıya katılan taraflar, ikinci zirveyi altı ay sonra Kore’nin, üçüncü zirveyi ise bir yıl sonra Fransa’nın düzenlemesi konusunda mutabık kaldı.
Ben de geçen hafta NBE’deki köşemde “Yapay zekâ: Türkiye iki arada bir derede” başlığıyla Türkiye’deki yapay zekâ stratejisini dünyadaki trendler ile ilişkilendirerek tartışmıştım. Yazımda belirttiğim gibi, yapay zekâ regülasyonlarında kendini AB’den farklılaştırmayı hedefleyen İngiltere, uluslararası arenada bir adım öne çıkarak liderlik yapma arzusunda. Bunun için Londra’nın ortaya koyduğu yaklaşım ise Eylül ayındaki bültenimizden bazı iz düşümler barındırıyor. Bunlardan en önemlisi ise belki de İngiliz Hükümeti’nin içerideki bazı çevrelerin muhalefetine rağmen Çin’i davet etmesi.
ABD’den yeni yapay zekâ düzenlemesi
30 Ekim’de ABD Başkanı Joe Biden yapay zekânın güvenilir bir şekilde kullanılmasını düzenleyen başkanlık kararnamesini imzaladı.
Mayıs ayındaki bültenimizde ABD’deki yapay zekâ düzenlemeleri üzerine bir dosya hazırlamış, Kongre’deki yasama sürecinin ağır aksak ilerlediğini ama Biden Hükümeti’nin bu konuda önemli belgeler hazırladığını belirtmiştik.
Bu hafta başında imzalanan kararname, yapay zekânın güvenli bir şekilde kullanılması ve geliştirilmesi için iyi bir çerçeve çiziyor. Fakat bu çerçeveye şirketlerin ne kadar uyacağına dair Gary Marcus gibi uzmanların endişeleri var. Başkan Biden kararnameyi Soğuk Savaş döneminde çıkan Savunma İmalat Kanunu’na (Defense Production Act, 1950) dayandırsa da bu iş mahkemede bitebilir.
Platformer’dan Casey Newton’a göre ise kararnamede öne çıkan bazı hususlar şu şekilde:
İşlem gücü (computing power): Kararnamede yapay zekâ modelleri eğitilirken kullanılacak işlem gücüne bağlı olarak belli güvenlik protokolleri bulunuyor. Buna göre şirketlerin belirlenen eşikleri aşan güçte işlem gücüne sahip sistemler kullanması durumunda belli güvenlik testleri yapmaları ve bu sonuçları kamuyla paylaşmaları gerekiyor. Henüz mevcut yapay zekâ modelleri kararnamedeki belirlenen eşikteki işlem gücünü kullanmıyor. Ancak, OpenAI, Anthropic ve Google gibi şirketler daha güçlü modeller üzerinde çalıştıkça yeni güvenlik protokollerine uymak zorunda kalacak.
Risk temelli yaklaşım: Kararname, biyolojik silahlar, siber güvenlik, algoritmaya dayalı ayrımcılık, dezenformasyon gibi muhtemel risk alanları tanımlayarak yapay zekâ kullanımından kaynaklanacak potansiyel risklerin yönetilmesi ile ilgili belli kurumları görevlendiriyor. Örneğin deepfake ile ilgili Ticaret Bakanlığı’nın dijital filigran (digital watermarks) benzeri yöntemlerle içeriklerin orijinalliğini belirleyen belli standartlar getirmesi gerekiyor.
Kamu hizmetlerinin iyileştirilmesinde yapay zekâ: Eğitim, sağlık, siber alem gibi alanlarda yapay zekânın etkin bir şekilde kullanılması hedefleniyor. Casey Newton’a göre eğitim alanında öğrenciye özel yapay zekâ eğitmenlerin geliştirilmesi veya ilaç sanayiinde yeni ilaç üretiminde bu teknolojinin etkin bir biçimde kullanılması bu konuda atılabilecek adımlara örnek olarak verilebilir.
WeWork iflas bayrağını çekiyor
🧐 Fikri Takip
Adam Neumann’ın ofis işini dönüştürme iddiasıyla kurduğu WeWork, 2010’larda yaklaşık 50 milyar dolarla dünyanın en değerli halka açık olmayan şirketiydi. 2020’lerin başına geldiğimizde değeri 10 milyar dolara kadar gerileyen şirkete en büyük yatırımcısı Japon SoftBank el koymuş, Adam Neumann da yüklü bir ikramiye ile şirketten ayrılmıştı. Ancak, Softbank’ın tüm çabalarına rağmen WeWork pandemi dönemi ile birlikte büyük bir darbe yedi ve sonrasında da toparlanamadı:
Kapanmalar ile beraber insanlar evden çalışmaya başlayıp, pandemi sonrası da bu furya devam edince WeWork’un ortak ofis alanı modeli popülerliğini yitirdi. Geçtiğimiz yıl şirketin değeri %98 oranında geriledi.
Bu hafta gelen haberler de şirketin birkaç gün içinde iflas başvurusunda bulunacağı yönünde.
Bakalım Adam Neumann’ın WeWork sonrası kurduğu yeni startap Flow’un akıbeti ne olacak?
Bu yıl başlamış olduğum podcast sohbetlerimin ikincisinde (Bir Startup JP Morgan'ı...) Ceren Zeytinoğlu ile düşük faizin teknoloji şirketlerinde nazıl ahlaki bozulmaya neden olduğunu konuşmuştuk.
Elektrikli araçlar oto sanayiini vuracak
🗞️ Haftanın Haberi
Geçtiğimiz hafta Financial Times, elektrikli araç furyasının oto sanayiindeki küçük işletmeler üzerindeki etkisini incelemiş. Euan Healy imzalı makale, tamirhaneler açısından dönüşen otomotiv teknoljisinin etkilerinin belli riskler barındırdığına dikkat çekiyor.
Peki, sanayideki ustalarımızı nasıl bir gelecek bekliyor?
Elektrikli araçlarda parça sayısı az. Hal böyle olunca, bakım ihtiyacı da azalıyor. Bu da beraberinde oto sanayii iş gücü piyasasında yeni yapısal işsizlik anlamına gelebilir.
Özellikle elektrikli araçların yazılıma dayalı akıllı cihazlara benzemesi ve yüksek voltajlı bataryalara sahip olmaları bu konuda çalışanların belli eğitimleri almasını gerekli kılıyor. Küçük işletmeler açısından ise bu tarz bir yatırım oldukça maliyetli. Zira eğitim masrafının dışında çırağın bir de belli bir süre için tamirhaneden eğitim için ayrılması gerekiyor.
Türkiye’de 2022’de 4 bin, 2023’te şimdiye kadar 39 bin elektrikli araç satılmış! Otomotiv sektörünün dönüşümü kendi haline bırakılmaması gereken bir husus. Sadece iş gücü açısından değil dönüşen otomotiv sektörünün ihtiyaç duyduğu personelin de yetiştirilmesi gerekiyor.
Karşıt düşünceye de yer verelim: Tim McDonnel ise otomotiv sektöründeki teknolojik dönüşümün bir soruna dönüşmek zorunda olmadığı kanaatinde. Zira yeni bir ekosistemden ve yeni ihtiyaçlardan bahsediyoruz. Bu da yeni ürünlerin üretilmesi ve montajının yapılması demek. Yani yeni iş kolları. Ancak işini kaybedenlerle yeni ortaya çıkacak işleri bulanların beceri seviyesi aynı olmayabilir.
Ben de elektrikli otomotivlerin yükselişi ile dönüşen sektörün Türkiye’deki yan sanayii üzerindeki etkilerini geçtiğimiz ay “Çinli elektrikli araçlar geliyor, otomotiv yan sanayii ne yapacak?” başlığı altında tartışmıştım.
ABD’de yaratıcı sınıf kendi kendini yiyor
🖊 Global İşler Köşesi
2024 Kasım ayında ABD başkanlık seçimlerine gidecek. Eğer hayatta kalırlarsa, büyük ihtimalle başkanlık yarışı 80 yaşın üzerinde olan olan Joe Biden ve Donald Trump arasında gerçekleşecek. Sadece başkanlık yarışında değil, aynı zamanda ülkede yasama organında bir gerontokratik liderlik olması ülkede en fazla tartışılan konulardan.
Ama yaşlanan sadece siyasiler değil, aynı zamanda tıkanmış siyasal sistem, bozulan sosyal ve ekonomik doku ve gittikçe yaşanmaz hale gelen şehirler ABD’nin sahip olduğu inovasyon gücünü en fazla tehdit eden meseleler.
Bu durum, “yaratıcı sınıf”ın daha fazla kümelendiği San Francisco ve New York gibi şehirlerde daha fazla hissediliyor.
ABD’de yerelde yaşanan sorunların makro ölçekteki etkilerini bugünkü Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemde tartıştım.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz