No.107 — 2023/3
Bu hafta iki global etkinlikten izlenimler var. Önce DLD Münih’ten bahsedeceğim. Sonra Vegas’a gidip katılan arkadaşların Consumer Electronic Show (CES) izlenimleri var. CES araba fuarına mı döndü? Sonra Rusya’dan bir e-skuter hikâyemiz ve iklim teknolojilerinde kurumsal girişim sermayesi fonlarının artan rolü var.
Ama önce gelin DLD’ye bakalım!
DLD konferansı her sene Münih ve Tel Aviv’de yapılıyor. Tel Aviv’deki daha çok festival tadında, Münih’teki ise Alman ciddiyetine ve kuvvetli bir içeriğe sahip. DLD Münih, Davos toplantılarından hemen önce yapılıyor. Böylelikle Davos’ta konuşma yapacak isimler Münih’teki toplantıya da geliyor.
DLD’nin açılımı Digital-Life-Design. Konferansın karakteristiği de bu disiplinlerarası diyalogdan geliyor. Yani bir panelde bir bilgisayar mühendisliği profesörü ile yapay zekâ ile eser yapan bir sanatçıyı veya oyun girişimcisiyle bir aktivisti yan yana görebiliyorsunuz. Ne yazık ki, Türkiye’deki etkinlikler hep belli bir kalıba hapsolmuş ve bir çoğu aynı lafların tekrarından ibaret. Tabii bu sadece sponsorlar üzerine kurulan formatların değil, gittikçe zayıflayan entelektüel iklimimizin de sonucu.
Bu sene DLD Münih’te 1700 kişi ile rekor katılım sağlandı. Aynı zamanda katılımcılar arasında Sina Afra’nın organize ettiği kalabalık bir Türk delegasyonu da vardı. Eskiden 100’e yakın kişinin gittiği Davos’a bu sene sadece 13 Türk’ün katıldığını düşünürsek, Sina’nın organizasyonu dünyadan izole olmamamız adına önemli önemli bir inisiyatif olmuş. Herhalde küçülen Türkiye ekonomisinde şirketlerin yarattığı değer artık Davos’un 50 bin dolardan başlayan katılım ücretlerini meşrulaştırmaya yetmiyor.
Her durumda bu tarz toplantılar, hem entelektüel faaliyetler hem de iş yapmak için insanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ispat ediyor. En azından bir süre daha ChatGPT veya Zoom’u iyi kullanmak kadar duygularını ve iletişimini iyi yönetebilmenin önemini koruduğunu göreceğiz. Tabii bir de tesadüfi karşılaşmaların… (The world is run by the people who show up — Kevin O’Callaghan).
DLD Münih’te neler tartışıldığını takip etmek isterseniz oturumlarının tamamına ait videoları buradan izleyebilirsiniz (bazı favorilerim Tina Kluwer, Brendan Eich, James Landey, Martin Wolf, Herman Narula ve Yossi Vardi’nin VC oturumu).
Bu arada NYU’da pazarlama dersleri veren Scott Galloway de DLD’de konuşmacılar arasındaydı. Eğer siz de Galloway’in 2023’e dair tahminlerini merak ediyorsanız 30 Aralık’ta yayınladığı yazısına göz atabilirsiniz.
Togg Las Vegas’ta teknoloji fuarında görücüye çıktı
🗞 Haftanın Haberi
Teknoloji dünyasının önde gelen firmaları 5-8 Ocak tarihlerinde Las Vegas’ta düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarı’ndaydı (Consumer Electronics Show - CES). Fuara otomotiv sektöründen 300’den fazla üretici katılmış. Yani CES son yıllarda bir araba fuarına dönmüş durumda. Ya da arabalar tüketici elektroniği ürünü haline geldi. Artık nasıl bakarsanız!
TOGG bu sene fuarın sürprizini Las Vegas’a arabayı götürmeyerek yaptı.
TOGG’un aslında araba değil mobiilite ekosistemi oluşturmayı hedeflediğini daha önce yazmıştım. Bunun adını da Trumore koymuşlar.
Konum bazlı hizmetlerden alışverişe, akıllı sözleşmelerden ödeme sistemlerine kadar bir çok teknoloji bir araya geliyor.
Eğer bir benzetme yapmak gerekirse iPhone cihazlarının ötesine geçen Apple’ın ekosistemi gibi bir tasarımdan söz ediyoruz.
Önümüzdeki 10 yılda arabadan çıkan super appler olabilir. Trumore da global bir mobilite superapp’i olacak mı yaşayıp göreceğiz.
TOGG’un bir diğer esprisi de iklim teknolojilerinin gelişmesindeki rolü. Karbonnötr batarya Siro bu amaçla Çinlilerle beraber geliştirildi.
Elektrikli araç sektörü, bir çok ülkede devlet tarafından destekleniyor. Vietnam ve Çin gibi ülkeler de kendi elektrikli araçlarını üretme hedefiyle önemli adımlar atıyor.
Özellikle, Çin’de bir düzineden fazla elektrikli araç üreticisi bulunuyor ve bu şirketlerin 2022’deki ihracat rakamı 3.2 milyar doları bulmuş durumda.
Son e-skuter halka arzı Rusya’da
🧐 Fikri Takip
E-skuter işinin babası Bird’ün Amerikan borsasındaki durumunu daha önce yazmıştım. Bird’ü Kanada’daki bayisi satın alıp kurtardı. Hal böyleyken, Rusya’da 40 farklı şehirde hizmet veren ve 11.2 milyon kayıtlı kullanıcısı olan Whoosh, Aralık ayında Moskova borsasında halka arz edilmiş. Rusya her konuda dünyanın tersine gitmeye devam ediyor!
Ukrayna operasyonunun başlamasının ardından Moskova borsasında yapılan ilk halka arz olmasına rağmen Whoosh’un halka arzı pek de başarılı geçmedi. Whoosh, 80 milyon dolar toplamayı hedeflediği halka arzdan ancak 33 milyon dolar bulabildi.
Bu arada Paris Belediyesi e-skuterlerın yasaklanması için referandum yapacağını, Kadıköy Belediyesi de ilçeler için belirlenen sınırları aşan e-skuterlerı çoktan toplamaya başladı.
VC’ler İki Adım Geri, CVC’ler Bir Adım İleri
🌱 Haftanın İklim Teknolojisi
DLD’de en çok konuşulan konulardan biri global resesyon sonucu girişim sermayesi yatırımlarındaki düşüştü. Yatırımların düşmediği tek sektör ise iklim teknolojileri. Zira buraya akan para geleneksel fonlardan ziyade kurumsal girişim sermayesi (CVC) veya kamu kaynakları gibi uzun vadeli düşünebilecek araçlardan geliyor.
2022’nin son çeyreğinde iklim teknolojilerine 10,7 milyar dolar yatırım yapıldı.
En büyük yatırımcı ise bir girişim sermayesi fonu değil, 100 milyon dolarlık yatırım yapan İsviçreli elektronik cihaz üreticisi ABB. ABB’nin sadece 2022’de yaptığı yatırım, önceki 11 yılda yaptığının yarısına denk geliyor.
Kasım’da da Schneider Electric’in kurumsal girişim sermayesi iklim teknolojilerine odaklanacak olan ikinci 500 milyon euro’luk fonunu duyurmuştu.
Türkiye’de ise iklim teknolojilerine ilgi oldukça yeni bir mesele. Bunun en güncel örneklerinden biri de Kıvanç Zaimler’in, Sabancı Holding Enerji Grubu’nun gelecekteki tüm yatırımlarını iklim teknolojisi alanında faaliyet gösteren startaplara yapacağını söylemesi.
Seçime 5 kala Brezilya’dan dersler
🖊 Global İşler Köşesi
ABD’de 2021'de yaşanan Kongre baskınının bir benzeri bu sefer de Brezilya’da yaşandı. 8 Ocak’ta 5000 kişilik bir güruh kamuya ait binalara baskın yaparak ele geçirmeye kalktı. Her ne kadar olaylar bir şekilde kontrol altına alınsa da baskının demokrasi açısından ne anlama geldiğinden çok göstericilerin nasıl örgütlendiği en fazla tartışılan konuların başında geliyordu.
Seçimden önce dezenformasyon yaptığı iddiasıyla bir çok sosyal medya hesabı askıya alınmıştı. Bunun neticesinde isyancılar WhatsApp ve Telegram üzerinden örgütlendiler. Demek ki, alınan tedbirlere rağmen sosyal hareketler bir kere mobilize olmaya başladı mı kendine alternatif yollar bulabiliyor.
Olayın arka planını biraz araştırınca bütün bu olayların aslında bir kaç senedir devam eden dezenformasyon kampanyalarının bir neticesi olduğu anlaşılıyor.
Brezilya’daki olayların, seçime giden Türkiye açısından ne ifade ettiğini ve ne gibi dersler çıkarabileceğimizi geçtiğimiz hafta Nasıl Bir Ekonomi gazetesindeki köşemde tartıştım.
Brezilya’daki olayların arka planını merak edenler, Augusto Zimmermann’ın Spectator-Australia için kaleme aldığı “The truth about ‘anti-democratic’ protests in Brazil” başlıklı makalesine göz atabilir.
Dijital çağda seçimlerin bildiğimizden çok farklı olacağı kesin. Kanadalı düşünce kuruluşu CIGI’de yayınlanan “Can Elections Survive the Digital Age?” başlıklı makale bizi nelerin beklediğini Avrupa ve Kuzey Amerika’nın ötesine bakarak tartışıyor.
İklim teknolojileri köşemizi yazan Azem Yıldırım’a teşekkür ederiz.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
📝 Medium: Ussal Şahbaz
🔗Web: ussal.net