Global İşler+ 2022/21
Tinder önemli🤓, dijital girişimcilik🔍, sosyal medya yasası📃, kripto fenomenleri🤪
No.84 — 2022/21
Herkese merhabalar!
Global piyasalar aşağı gidiyor, Ukrayna’da savaş kronikleşti, Türkiye’de enflasyon azıttı. Bu gündemden kurtulmak için, bu hafta sizi Tinder verileri üzerinden kadın-erkek ilişkilerinin geleceği üzerine düşünmeye davet ediyoruz! Sonra yine sosyal medya kanunu, kripto regülasyonları ve dijital kodamanlara dair mutat gündemlerimiz var.
Her hafta Çarşamba sabahı çıkan Global İşler+ Bülteni’nde teknoloji, toplum ve politikanın kesişiminde dünyada olup bitenlere bakıyor, Türkiye’de olanları anlamaya çalışıyoruz. Bu bülten size iletildiyse lütfen Substack üzerinden üye olun!
Tinder geleceğimiz için önemli:)
📈 Haftanın Grafikleri:
Geçen hafta bir dating app kurucularından Zac Stern’in açıkladığı Tinder istatistikleri, kadın-erkek ilişkilerinin geleceği üzerine ipuçları veriyor.
8. bültenimizde, kadın-erkek partner eşleşmelerinde arkadaşlar/işyeri/görücü usulü gibi araçların rolü azalırken online mecraların başlıca araç haline geldiğini yazmıştık. Artık online mecralarda da fiziksel özellikten çok; dinlenilen müziklerdeki ortak payda, faldaki uyum gibi farklı kıstaslara göre eşleşmeler yapılıyor. Bu nedenle Tinder ve diğer partner arama/bulma app’leri toplumsal geleceğimiz için önemli.
Eğer Tinder bir ülke olsaydı, gelir dağılımı açısından dünyanın en adaletsiz ülkelerinden biri olurdu.
Bu gelir dağılımı bozukluğunun Tinder’daki erkek nüfustan kaynaklandığını söylememe gerek yok. Erkekler aynı zamanda Tinder’daki toplam nüfusun da yarıdan çoğunu oluşturuyor.
Sosyal medyanın mükemmel görünme isteği ve kusursuzluk yarışı ile gerçekleri nasıl eğip büktüğünü Instagram’ın genç kızlarda intiharı özendirmesi örneğiyle geçen sene yazmıştım.
Hem gelir adaletsizliği hem de sayıca bolluk ele alındığında, Tinder’da erkeklerin reddedilme oranının kadınlardan çok daha yüksek olması sürpriz değil. Yukarıdaki grafikte bu durum açıkça görünüyor.
Tinder ile ilgili bu verileri inceleyince aklıma geçen ay okuduğum The WEIRDest People in the World kitabı geldi. Kitabı okumanızı öneririm:
Kitaptaki argümanlardan biri tek eşliliğin, yaygın kanının aksine, aslında erkeklerin işine gelen bir kural olduğu. Yukarıda kitaptan aldığım çizime göre, Hun İmparatoru Atilla örneğiyle açıklanan dağılımda, çokeşli dünyada erkek nüfusunun önemli bir kısmı açıkta kalıyor.
Peki Katolik Kilisesi tek eşlilik kuralını neden getirmiş. Kitapta bunun için iki argüman önerilmiş:
Çok sayıda erkeğin çiftleşemediği toplumlarda (buna hayvan toplumları da dahil) kavga gürültü artıyormuş. Kilise istikrara önem vermiş.
Tek eşlilik, birçok erkeğin varis bırakamadan ölmesine sebep olmuş. Kilise, bu durumdaki erkekleri ölüm döşeğinde cennetten tapu karşılığı mal varlığını kiliseye bağışlamaya ikna etmiş. Luther Almanya’da Reformasyon’u başlattığında mülklerin yarısı kiliseye aitmiş.
Neden Batı toplumlarında piyasa daha iyi işliyor, diğer toplumlarda işler eş-dost-akraba ile yapılıyor? Kitaptan aklımda kalan verilerden biri İtalya’nın daha geç Katolikleşen güneyinde kan ve organ bağışı oranlarının hala kuzeyinden daha düşük olduğu. Bunun nedeni olarak Katolik Kilisesi’nin çokeşliliği ve kuzenlerle evlenmeyi yasaklaması gösterilmiş.
Katolik Kilisesi’nin getirdiği evlilikte eşitlik Batı medeniyetinin iktisadi başarısının en önemli ayaklarından biri olarak gösteriliyor. Bakalım Tinder medeniyeti ne olacak?
Türkiye dijital girişimciliğin karanlık çağından çıkabilir mi?
🖊 Haftanın Yazısı:
COVID-19 sonrası dünya düzeni dijital ekonomi üzerine yeniden kurulurken Türkiye ters köşede kaldı. Dijital ekonomide girişimci olmak için en kötü zamandayız. Diyeceksiniz ki, daha geçen çeyrek 1,25 milyar dolarla girişim sermayesi yatırımında rekor kırdık (Startups.watch). Görünen o ki, global piyasalardaki büyük düşüş sonrası bu sene ve belki de seneye bu hacimleri bulmak hayal olacak.
Yakından bakalım, bu hafta Gazete Pencere için yazdım.
Girişimler ve girişimciler neden yurtdışına gidiyor? Geçen hafta BloombergTV'de değerli gazeteci Güzem Yılmaz Ertem ile konuştuk.
Dezenformasyonun asıl sorumlusu kim?
🗞 Haftanın Dosyası: Geçen hafta TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’na sosyal medya ve internet haberciliğini düzenleyen yeni bir teklif geldi. Teklif üç ana başlığa ayrılıyor:
Türk Ceza Kanunu kapsamında yeni suç tanımı:Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alanen Yayma.
Sosyal Medya Kanunu kapsamında yeni yükümlülükler.
Basın Kanunu kapsamında mesleki düzenlemeler.
Dezenformasyonu engellemek için sosyal medya düzenlemelerinin yapılması birçok ülkenin gündeminde, AB ve ABD parlamentolarında da taslaklar tartışılıyor.
Nesibe, geçen hafta Nevşin Mengü’nün yayınında yasa teklifini analiz etmişti.
Daha önce sosyal medya düzenlemelerine yönelik bülten dosya içeriklerimiz:
Nijerya, Endonezya, Çin, Rusya ve Hindistan’daki sosyal medya regülasyonları karşılaştırmalı tablo: 44. bülten
Sosyal medya regülasyonları/troll ordularına karşı neler yapılabilir? 50. bülten
Kripto fenomenlerini regüle edelim
🖊 Global İşler Köşesi:
Türkiye’de kripto regülasyonu konusunda yapacağımız en büyük hata dünyadaki standartlar oturmadan ve teknolojinin doğasını anlamadan reaktif yaklaşımla kendi sıkı kurallarımızı koymak olur.
İstanbul’un finans merkezi olacaksa, en iyi aday kripto varlıklar. Hatırlayalım Londra 1980’lerde finansal kuralları sıkılaştırarak mı liberalleştirerek mi dünyanın finans merkezi olmuştu? Bugün Dubai Binance'i kısıtlayıcı kurallarla mı liberal regülasyonlarla mı çekti?
Geçen hafta Dünya Gazetesi’nde yazdım.
Bu haftaki sayımızı beğendiniz mi?
Meh 🤨 | Tadında 🙂 | Bilgilendim 🤓| Beğendim, ilettim 😎
Bülteni Nesibe Kırış ile beraber hazırlıyoruz.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
📝 Medium: Ussal Şahbaz
🔗Web: ussal.net