No.40
Kırkıncı sayımızda, alışık olduğumuz formatın dışına çıkıp, 2021’in ortasında teknoloji, toplum ve politikanın geleceğini belirleyecek beş soruyu tartışıyoruz. Bu bülten normalden biraz uzun, ama sabrederseniz hoşunuzda gidecek. Önce Global İşler köşesiyle başlayalım.
Amazon, genel müdürlüğünün yerini nasıl seçti?
📝 “Global İşler”:
Amazon gibi şirketler yatırım kararlarını esasen yöneticilerinin ve çalışanlarının yaşamak istedikleri yere göre veriyor. Biz de dünyanın teşvikini de versek bile neden başlıca global şirketlerin bölge merkezlerinin İstanbul’dan Dubai’ye kaçtığını düşünsek iyi olacak. Dünya Gazetesi’ndeki yazımda.
Böyle şirketlerin, bölge müdürlüğü gibi yatırımlarını çekecek esas faktörlerin ulaşım, eğlence ve eğitim altyapısı ile yaşanabilir şehirler, iş dünyasına karşı olumlu ve istikrarlı politikalar ve bunların sonucunda toplanacak insan kaynağı olduğunu unutmamak lazım.
Amazon’un —kararını önceden verdiği halde— ikinci genel müdürlük için belediyeler arasında yarış düzenlemesi büyük teknoloji şirketlerine karşı yükselen tepkiden nasibini almıştı. Bu tepki aşağıda tartıştığımız beş sorudan ilkinin ipucunu veriyor.
🔮 Teknoloji, toplum ve politikanın geleceğine yön verecek 5 soru
1. Büyük global teknoloji şirketlerine karşı rekabet hukuku yaklaşımı nasıl şekillenecek? Öncü kim olacak? Çin mi ABD mi?
Yapay zekaya dayalı internet ekonomisinin gelişmesi, veri topladıkça güçlenen güçlendikçe daha çok veri toplayan büyük global teknoloji şirketlerini en önemli ekonomik güçler haline getirdi. Biz bunlara “dijital kodamanlar” diyoruz.
Dijital kodamanlara en kararlı müdahalenin ABD’den değil Çin’den geleceğini 2021 tahminlerimde yazmıştım. Bu tahmin gerçek oldu.
33. bültende de işlediğimiz üzere Birkaç ay önce Çin'de Alibaba'ya karşı rekabet soruşturması açılmış ve Ant Financial'ın halka arzı ertelenmişti. Yeni düzenlemelere uyumluluk geliştirmeyen Alibaba 2,8 milyar dolar cezaya çarptırıldı. Bu NY Times incelemesinde de anlatıldığı gibi rekabet hukuku siyasetten ayrılamaz.
Lina Khan’ın geçen hafta FTC başkanlığına getirilmesiyle, ABD’deki süreç de hızlanabilir. Yine de demokratik sistem içinde bu süreç Çin’e göre daha yavaş ilerleyecektir. Geçen haftaki bültenimizde ABD Temsilciler Meclisi Antitröst Komitesi’nin raporunu takiben, geçen hafta kongreye beş yasa tasarısı sunulduğundan söz etmiştik.
2. Ulus devletlerin interneti kontrol mücadelesinde yeni standartlar oluşacak mı?
Ulus devletler topraklarını, topraklarındaki kişileri ve doğal kaynakları kontrol ediyordu. Buna analog egemenlik diyebiliriz. Dijital egemenlikse verinin kontrolü üzerine. Son 20 yılda üretilen verinin çoğu çok uluslu şirketlerin kontrolüne girdi.
Serdar Kuzuluoğlu bu hafta Oksijen’de yayımlanan “Uluslar üstü bir sorun olarak sosyal medya” adlı yazısında konuya değinmiş:
Hayatın merkezine oturan sosyal medyadaki varlığımız, tam olarak kimin koyduğu bilinmeyen kurallara ve verilen kararlara bağlı. Devlet başkanlarının dahi itiraz hakkı olmadığı, pamuk ipliğine bağlı bir yaşam.
37. bültenimizde söz etmiştik: Rusya'da da Twitter, Facebook ve Google'a yönelik yeni yaptırımlar gündemde. Konu yine dijital egemenlik. Rusya’da devlet için tehdit oluşturdukları gerekçesiyle yabancı internet şirketlerine yönelik takip sürüyor. “Tsargad” adlı Youtube kanalına erişim engeli getirilmesi nedeniyle, Google’ın Rusya’daki iştirakine yaklaşık 1,3 trilyon dolar ceza kesilmesi gündeme geldi.
Bu mücadele sadece gelişmekte olan ekonomiler özgü değil Avustralya’nın hamlelerini de ele almıştık. 📰 Bu konuda 30 Haziran 2020’de yayımlanan “Google ve Facebook internet haberciliğini nasıl devletleştirdi?” yazımı okuyabilirsiniz.
17. bültenimizde de Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Regülasyonu’nu tartışmıştık (bir ulus devletin gücü yetmeyince 27’sinin beraber hareket etmesi gerekiyor).
Ulus devletler ile dijital kodamanlar arasındaki mücadele, bir önceki rekabet hukuku sorumuzla da yakından ilgili: “Ekonomiden Siyasete Dijital Ekonomide Rekabet” adlı İktisat ve Toplum dergisindeki yazımda da değinmiştim:
“Dünyadaki ulus devletlerin kendi egemenlik alanlarıyla büyük teknoloji şirketlerinin egemenlik alanları arasındaki mücadele nasıl şekillenecek, bunu zamanla göreceğiz. Rekabet hukuku açısından gerekli önlemler alınmazsa, bu iş modelleri toplumu olumsuz yönde etkilemeye, kutuplaştırmaya ve dolayısıyla da siyaseti olumsuz yönde etkilemeye devam edecek.”
3. Devletler kripto varlıkları nasıl düzenleyecek?
Kripto varlıklar artık ana akım finansal düzenin parçası haline geliyor. Bu varlıkların nasıl düzenleneceği birçok ülkede tartışma konusu. Hindistan ve Nijerya gibi ülkeler yasaklamayı, ABD ise bekleyip görmeyi tercih ediyor.
El Salvador Bitcoin’i resmi para birimi olarak kabul eden ilk ülke oldu! El Salvador zaten birkaç yıldır kendi para birimini bırakıp Amerikan doları kullanmaya başlamıştı, şimdi doların yanında yanında Bitcoin de kullanılabilecek.
Kripto varlıkların niteliği itibariyle küresel, düzenlemelerin ise ulus devlet bazında olması nedeniyle, yukarıdaki soruda karşılaştığımız ulus devletin egemenlik internette gerilimi kripto varlıklarda vücut buluyor. Hele hele sahibi veya lideri hiçbir kişi veya kuruluş olmayan Bitcoin’de. Düşünün siz bir kamu görevlisisiniz ve düzenlediğiniz şeyle ilgili karşınızda konuşabileceğiniz kimse yok.
Dünya Gazetesi’nde yayımlanan “Kripto varlıklar nasıl düzenlenmeli?” yazımı okuyabilirsiniz:
“Zenginliğin sırrı yeni teknolojilere uygun regülasyonlar geliştirmek. Regülasyonları esnek ve tutarlı ülkeler, dünyanın her yerinden girişimci çekiyor. Bu girişimcilerin kurdukları işlerle herkes zengin oluyor. Kripto varlık regülasyonlarına da yaklaşımın temelindeki soru dünyada bu alandaki inovasyonu nasıl ülkemize çekebileceğimiz olmalı. “
Kripto varlıklar sadece Bitcoin’den ibaret değil. Bu detaylardan 34.bültenimizde bahsetmiştik. Citibank’ın “Paranın Geleceği” adlı raporunu okumalısınız. Bugünün önemli gündemini oluşturan bütün Bitcoin, kripto varlıklar ve merkez bankası dijital paraları konularını detaylı şekilde işlemişler.
4. Varlık fiyatları artmaya devam eder mi?
Kripto varlıkların en çok konuşulma nedenlerinden biri spekülasyonla yükselen fiyatlar. Geçen eylül ayından beri Bitcoin fiyatları 3 kattan fazla arttı (zirvede 6 kata çıkmıştı). Ancak balon sadece kripto varlıklarda değil.
Teknoloji şirketlerinin hisselerinden gayrimenkule kadar tüm varlık fiyatları artıyor. En son örnek Getir’in 7 milyar dolar değerlenmesi oldu.
ABD’deki ev fiyatlarına bakın! Türkiye’de yazlık yerlerdeki konut fiyatları için değer artışı yılda %68’lere gelmiş. Çeşme’de ise ortalama konut fiyatı 2 milyon TL’yi geçmiş.
Bunun nedeni, tarih boyunca görülmemiş şekilde ABD Merkez Bankası bilançosunun son 10 yılda 10 katına ve COVID-19 başladığından beri iki katına çıkmış olması. Yani ABD sürekli para basıyor.
Ev genci kavramından yola çıkarak düşük faiz ve sosyal medya algoritmalarının gençliğe olumsuz etkisini ele aldığım Dünya Gazetesi yazımı okuyabilirsiniz.
5. İş hayatı eskiye döner mi?
Piyasalardaki balon sayesinde finanse edilen birçok inovasyon iş hayatını da dönüştürdü. COVID-19 bu dönüşümü görmek için fırsat oldu. Zoom’dan eve süpermarket servisine kadar birçok iş yeni iş hayatının altyapısı (mı?).
İngiltere’deki düşünce kuruluşu Demos da güzel bir rapor yayımlamıştı. Gençler için önemli olan çalışma hayatında daha çok öğrenmek, ilişki ağları geliştirmek, arkadaş ve eş edinmek. İhtiyarların ise böyle bir kaygısı yok. Ofiste bulunmanın faydası ve maliyeti iki jenerasyon için bambaşka. Düşük faizler gibi uzaktan çalışma da gençleri mi vuracak?
Birkaç ay önce yazmıştım: ♻️ Bence korona sonrasında birçok çalışan şehre dönecek. Çalışmak için değil. Arkadaş ve eş bulmak için. Şirketler ofislerini küçültecek. Çalışanların ilişki kurması için ofise gitmek yerine etkinlikler artacak. Birçok kişi her gün ofise gitmek yerine evine yakın ortak çalışma alanlarında yeni sosyal ortamlar kuracak.
Bitirirken
Bu kışın başında “2. Dünya Savaşı’ndan beri en uzun kışa giriyoruz ve ne zaman biteceği belli değil” demiştim. Şimdi yaz geldi.
Sadece en uzun kışı değil, belki de teknolojinin toplumsal ve politik etkileri açısından en dönüştürücü kışı geride bıraktık.
Dijital dünyada kimler egemen olacak? Şirketler mi devletler mi? ABD mi Çin mi? 10 yıl sonra hangi parayı kullanacağız? İşe nereye gideceğiz? Tüm bu soruların cevaplarının şekillendiği zamanlarda yaşıyoruz.
Düşük faizler ekonominin ve kuşaklar arası hayatın dengesini bozdu. Varlık fiyatlarındaki balonun birçok olumsuz etkisini tartışıyoruz. Bir yandan da biliyoruz ki finansal balonlar olmadan inovasyon olmaz.
İnovasyonun hızı arttıkça mevcut kurumsal yapıların, özellikle regülasyonların değişime cevap vermesi güç. Hızla adapte olabilen kurumlar ayakta kalacak. Adaptasyon becerisi yüksek devletlerin vatandaşları zengin olacak. Bakalım biz ne yapacağız?
Global İşler + bültenimizi beğeniyorsanız sosyal medyada paylaşabilirsiniz!
Global İşler +’tan bu haftalık bu kadar! Bu bülteni Nesibe Kırış ve Deniz Erciyes’le beraber hazırlıyoruz. Bülteni beğeniyorsanız bir arkadaşınıza iletebilirsiniz.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
📝 Medium: Ussal Şahbaz
❗️Telegram: Global İşler
🔗Web: ussal.net