ABD’de yapay zekâ alanındaki düzenlemeler rafa mı kaldırılıyor?
ABD Yapay Zekâ'yı serbest bırakacak, Teknoloji Diplomasisi, YZ ve İşgücü Piyasaları, Dış Ekonomik İlişkiler, Prompt Theory
Global İşler+ No.205 — 2025/17
Merhaba! Ben Ussal Şahbaz. Son iki haftada aramıza katılan 42 okurumuza hoşgeldiniz diyoruz! Böylece her hafta 9949 okurumuzla buluşuyoruz.
Bu hafta bültenimize ABD’deki yapay zekâ düzenlemelerini yasaklama çabalarına dair tartışmalar ve yasama süreçleri ile başlıyoruz. Ardından geçen hafta Ankara’da katıldığım yapay zekâ etkinliğinde üzerinde durduğumuz teknoloji diplomasisi başlığı var. Sonrasında yapay zekânın işgücü piyasalarına dair muhtemel etkileri ve dış ticaret konusunda Türkiye’nin neler yapması gerektiğine dair görüşlerimi paylaşacağım. Son olarak Google’ın yeni video yeni video modeli sonrası tekrar gündeme gelen “prompt teori” tartışmasına esprili bir şekilde bakacağız.
İyi okumalar…
ABD’de yapay zekâ alanındaki düzenlemeler rafa mı kaldırılıyor?
🗞️ Haftanın Haberi
Bu hafta Temsilciler Meclisi’nden geçen bir kanun teklifi, Amerikan eyaletlerin kendi başlarına yapay zekâ modellerine veya otomatik karar alma sistemlerine (automated decision systems) dair düzenleme yapmalarını 10 yıl boyunca yasaklıyor.
ABD’de özerk olarak hareket eden eyaletlerin yapay zekâ teknolojisine dair düzenleyici tedbir almasını yasaklayan bu teklifin Senato’dan geçip geçmeyeceği henüz muallakta. Ama teklifin lehine ve aleyhine tartışmalar devam ediyor.
Donald Trump göreve gelir gelmez Biden döneminde yapay zekâ alanında alınan başkanlık kararlarını iptal etmiş ve bu teknolojide daha esnek bir tutum takınılacağı sinyalini vermişti.
Senato’daki kanun teklifi ise federal yönetimin esnek tutumuna karşı eyaletlerin kendi başına düzenleyici adımlar atmasını da engelleyemeyi amaçlıyor.
8 Mayıs’ta Kongre’de bir sunum yapan OpenAI CEO’su Sam Altman da yapay zekâ alanındaki regülasyonların, Çin ile yarışta Amerika’yı geri bırakacağını savundu. Altman, bu teknolojiye olan talep hızla artarken daha fazla çipe, veriye, enerjiye ve süper bilgisayarlara ihtiyaç olduğunu vurguladı.
2023’te ise Altman, bir çok uzmanla beraber yapay zekâ alanındaki regülasyonları savunuyor ve hatta bu teknoloji nükleer tehditle mukayese ediyordu.
Not: Geçtiğimiz yıl Yapay Zekâ Yasası’nı (AI Act) onaylayan AB’de regülasyon süreçleri Mario Draghi’nin raporu ile beraber tekrar tartışmaya açıldı. Peki, ABD’nin düzenleme adımlarını yasaklamayı tartıştığı bu dönemde Brüksel, bazı düzenlemeleri rafa kaldırıp, hatta, regülasyonlar konusunda vites küçültürse büyük güçlerin teknoloji alanındaki rekabetine daha güçlü bir şekilde dahil olabilir mi?
Bu tartışmada Carnegie’den Raluca Csernatoni, bu ay yayımladığı değerlendirmesinde regülasyon süreçlerinin geri gitmesinin beraberinde Avrupa’daki demokratik gözetim süreçlerini ve Brüksel’in norm belirleme gücünü zayıflatacağını savunuyor. Yapılması gerekenin ise dijital altyapının güçlendirilip özellikle çift kullanımlı (dual use) yapay zekâ teknolojisinin regüle edilmesi olduğunu söylüyor.
Büyük dil modelleri, yumuşak güç ve teknoloji diplomasisi
📅 Haftanın etkinliği
23 Mayıs’ta Yapay Zekâ Politikaları Derneği (AIPA) tarafından Ankara’da düzenlenen AI Tomorrow Summit’e katıldım. Zafer Küçükşabanoğulları tarafından düzenlenen etkinlik gerek kamu gerekse de özel sektörden önemli ölçüde ilgi gördü.
Moderasyonunu yaptığım Dijital Çağda Yapay Zekâ Diplomasisi başlıklı panelde konuşmacı olarak Büyükelçi Hami Aksoy, Oxford Üniversitesi’nden Dr. Jennifer Cassidy ve Kore Ulusal Enformasyon Topluluğu Ajansı’ndan Dr. Chang-Hee Yun vardı.
Panelde neler mi konuştuk:
Genellikle Çin lahanasından yapılan Kore’nin meşhur kimçisi aslında Çinli mi yoksa Koreli mi? Bu soruyu hangi büyük dil modeline sorduğunuza bağlı olarak farklı cevaplar alabilirsiniz. Zira büyük dil modelleri tasarımcılarının değerlerini ve tercihlerini yansıtacak şekilde cevaplar veriyor.
ABD ve Çin’in rekabetinin büyük ölçüde şekillendirdiği yapay zekâ yarışında orta ölçekli ülkeler nasıl ayakta kalacak? Bir zamanlar büyük teknoloji şirketlerini “Dijital İsviçreler” kavramı üzerinden analiz ediyorduk. Ama Trump döneminde süper güçlerle ittifak kuran dijital kodamanlar teknoloji dünyasında yeni bir dengenin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu dengede büyük kaynak gerektiren bulut bilişim yatırımları, altyapı modelleri ve uygulama geliştirme gibi alanlarda orta ölçekli ülkeler nasıl hareket etmeli?
Teknolojinin uluslararası sistemde daha da belirleyici olacağı yeni dünya düzenine doğru giderken gelişmekte olan ülkelerin yapay zekâ alanında izleyeceği diplomasi faaliyetleri daha da önemli kazanacak. AB üyesi olmamak, Brüksel’in izlediği sıkı regülasyon süreçlerinde Ankara’ya bir manevra alanı sağlarken Güney Kore gibi orta ölçekli demokrasilerle kuracağımız ilişkiler de önemli fırsatları beraberinde getirecektir.
Panelin videosunu da buradan izleyebilirsiniz.
Ben business koltuğu kaptırdım ama siz işinizi yapay zekâya kaptırmayın
🖊 Global İşler Köşesi - 1
Bu hafta Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemde yüksek lisans yaptığım okulun mezunlar buluşması için Boston’a uçmak üzere İstanbul Havalimanı’na gittiğimde başımdan geçenleri anlattım.
Çok uçan yolcularına THY yılda iki kez ücretsiz sınıf yükseltme hakkı veriyor. Ben de bu haktan yararlanarak uçuşumu bir gün önceden business sınıfına yükseltmiştim.
Peki, havalimanına gittiğimde ne mi oldu? Uçacağım koltuk kırıldığı için seyahatimi ekonomi sınıfında yapacağıma dair yetkililer tarafından bilgi verildi.
Sağolsunlar uçak kalkana kadar yer hizmetleri oldukça nazik bir şekilde meseleyi yönetti. Dönüşte ise THY web sitesinden başvuru yapıp kullanamadığım ücretsiz sınıf yükseltme hakkımı geri istedim.
Bu konuda yazışarak sonuç almakta zorlanınca çağrı merkezi ile iletişime geçtim, ama bu süreçte yaşadığım tecrübe ile İstanbul yer hizmetlerinin yardımcı olmak için gösterdiği ilgi arasında önemli ölçüde fark vardı. (Detayları merak edenler bu haftaki köşemi okuyabilir 😅)
Boston seyahatim ve sonrasındaki tecrübemden yola çıkarak, son dönemde şirketlerin çalışanlarını iki gruba ayırmış olduğunu tekrar hatırladım:
Birinci gruptaki çalışanlar, şirketin asli işini yapan, üniformasını giyen, müşteri ile yüz yüze muhatap olan çalışanlar.
Bunlar genelde fiziken iş yerinde bulunuyor.
İkinci grup ise, çağrı merkezlerinde çalışan, çoğunlukla taşeron şirketlerin bordrosunda yer alan, yetkisi son derece sınırlı çalışanlar.
Bunlar çoğu zaman ofisten de değil uzaktan çalışıyor.
Maliyet yönetimi açısından ofis dışında çalışanların işi yapay zekâ veya offshoring ile başka ülkelere kaydırılma tehlikesi ile karşı karşıya. Zira burada mesele kârlılık açısından maliyetleri aşağı çekmekle ilgili.
Ama doğrudan müşteri ile muhatap olan ve müşteri memnuniyetinde daha kilit role sahip olan birinci gruptaki çalışanlar ise göreceli olarak daha avantajlı.
Ama son dönemde yapılan çalışmalar bu gruptaki insanların yapay zekâ sayesinde müşteri memnuniyetini de yukarı çekebileceğini gösteriyor.
Mitigating the Negative Effects of Customer Anxiety through Access to Human Contact, 2022.

Son olarak meraklıları için Richard Baldwin bu olacakları 2020 yılında The Globotics Upheaval kitabında yazmıştı.
Dış ekonomik ilişkilerimizde paradigma nasıl değişmeli?
🖊 Global İşler Köşesi - 2
Sene başından beri, ABD’de Trump yönetiminin etkileri, Çin’deki yeni ekonomi programı ve Türkiye’de büyük ölçüde aşırı değerli TL nedeniyle yaşanan sanayisizleşme süreciyle ilgili yazıyorum. Dünya gözümüzün önünde eskisinden daha hızlı bir şekilde dönüşüyor:
1945 sonrası ABD’nin liderliğinde şekillenen yeni dünya düzeni, 1990’larda Soğuk Savaş’ın bitmesi ile yeni bir döneme girdi.
Küreselleşmenin momentum kazandığı 1990’lardan itibaren ise Çin’in de küresel sisteme daha hızlı entegre olduğunu, 2000’lerden başlayarak da tedrici olarak bir süper güce evrildiğini gözlemledik.
Donald Trump’ın Nisan başında yeni ilan ettiği yeni tarifelerle Çin’in istifade ettiği, ABD’nin ise son dönemde sürdürülebilirlik sorunları yaşadığı mevcut sistemde vermeye çalıştığı mesajın “Biz artık eski dünya düzenini finanse etmeyeceğiz!” olduğunu yazmıştım.
Geçen hafta da Ekonomi Gazetesi’ndeki köşemde dünya hızla dönüşürken dış ticarette devletimizin ve şirketlerimizin neler yapabileceğine dair görüşlerimi üç başlıkta topladım. Detaylar için köşe yazıma bakabilirsiniz:
Washington’da kapıları çalacak doğru kişileri bulmamız gerekiyor: 20 Ocak 2025’ten itibaren Donald Trump Beyaz Saray’a geri döndü. Yeni dengelerin olduğu Washington’da Trump’ın yakın çevresi ile iş kurma ve Kongre’ye erişime dair yeni stratejiler geliştirmeliyiz. Eski düzen değişiyor ve sadece müttefik olmak ABD ile ilişkilerimizde çıkarlarımızı korumaya yetmeyecek.
Türkmenistan’da inşaat yapmakla Etiyopya’da tekstil fabrikası açmak farklı işler: Artık yurtdışında şirketlerimiz sadece müteahitlik işi yapmıyor. Az gelişmiş ülkelere uzun vadeli yatırım yapan Türk şirketlerinin daha birinci günden yerel sistemi iyi anlayan kişilerle doğru düzgün kamu ile ilişkiler stratejisi oluşturması gerekiyor.
Çin ve Hindistan ile ilişkilerin başı ekonomi olmalı: Çin ve Hindistan iki yükselen güç ve dinamik ekonomilere sahipler. Artık bu ülkelere fuarlara giden heyetlerimizin “ne alırım?” diye değil de “ne satarım?” diye bakması lazım. Zira her iki ülke de, özellikle de Çin, artık yerli tüketime dayalı büyüme modeline geçiyor. Tabii, bu ülkelerle ilişki geliştirirken diplomasinin de önemli desteğine ihtiyaç var. Çünkü iki ülke de henüz tam olarak gerekli toplumsal bağları inşa etmediğimiz, siyasi ajandanın ise ikili ilişkilerde belirleyici olduğu yerler.
Prompt Theory
😁 Haftanın Memesi
Geçen hafta Google’ın kamuoyu ile paylaştığı Veo3 modeli, sesli ve gerçekçi videoların kolayca hazırlandığı bir yapay zekâ uygulmasını hayatımıza soktu.
Aşağıdaki video da gerçekçilik açısından gelinen aşamayı “Prompt Theory”’ye atıfla esprili bir şekilde ele alıyor.
Bitirirken…
Bu sene yaz erken geldi. Neredeyse her hafta bir vesile ile bir gün tatil oluyor. Bültenimiz de haftaya Kurban Bayramı nedeniyle tatil. İyi bayramlar!
Her Cuma sabahı e-posta kutunuza gelen Global İşler+ bülteninde teknoloji, toplum, politika kesişiminde dünyada olup bitenlerin Türkiye’ye yansımalarını tartışıyorum. Esas işim olan Ussal Danışmanlık isimli danışmanlık şirketimde, irili ufaklı teknoloji şirketlerine kamu ile ilişkiler konusunda hizmet veriyorum.
🐦 Twitter: Türkçe: @ussal / İngilizce: @ussalEN
🔗 Linkedin: @ussal
📝 Medium: Ussal Şahbaz
🎧 Global İşler+ Podcast: Apple, Spotify
🎙️ 4x4 Podcast: Spotify
Hocam yine harika bir yazı. Emeğinize sağlık. Çok teşekkür ederim. İyi bayramlar dilerim.